3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1020
Okunma
Sıkıntılı bir günün sonunda
Umutsuz düşüncelerimle aklımda
Yürüdüğüm tenha sokakta
Boş gözlerle etrafa bakıp
Kaybettiğim geçmişimin izini aramaktayım
Ve sıkıştığım duvarların arasında ezilmekteyim
Sanki hepsi ayaklanmış üstüme yürümekte
Neden neden diyorum içimden
Dudaklarım ufaktan bir mırıldanma içinde
Belki de etrafımdaki insanlar beni seyredip
Bu deli kendi kendine ne konuşuyor demekte
Çünkü haklılar görüntüm öyle nede olsa
Üstümde yırtık paramparça elbiseler
Aynı bedenimin derinliklerindeki kalbim gibi
O da paramparça
Saçım sakalım birbirine karışmış
En son bıçak ne zaman yüzüme
En son makas ne zaman saçıma
Değdiğini unutacak kadar çok
Ama onu unutamayacak kadar
Az bir zaman geçti
Aslında zaman geçmekteydi
Ama benim için vasfını yitirmişti.
Çünkü benim dünyamda zaman yoktu
O vardı sadece
İki elim vardı bana ait
Birinde resmi
Birinde yıkılan hayallerim vardı
İkisi de doluydu
Onun için yemek yemeye fazla elim yoktu
Zaten yemek yememede gerek yoktu
Çünkü Acıkmıyor susamıyordum
Sadece tarifsiz bir acı çekiyordum
Fiziksel değil
Horlanma aşağılanma değil
Ruhsal bir acı
Zihinsel bir acı
Bu onun varlığı
Bu onun yokluğu
Bu benim sevgimin
Bu vefa verdiğimin
Vefasız aşkımın acısı
Bu lanet olası bir
Gönül Yarası.