5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1863
Okunma
gülüşün yasak meyvasıdır sevdanın
ayartıcı
ellerine atar beni şeytanın
her adımda bin habil öldürürüm
binlerce kez kendimi
an gelir gülüşün kement ürpertilere
bulutlara uçurur beni
coşkular damıtırım hüzünlerden
sığmaz buğu hafifliğine türkülerim
göz kırpar bıçaksırtı dorukları dağların
döndürür başımı yalnızlığı uçurumların
sellerin okyanuslara vurgun gümbürtüsünde
aşkı çoğaltmak ta var ya
sevda beşiği yüreğin kolayı seçer bir kez daha
kalırım hain yangınların orta yerinde
ki dört yanda ihanet çemberi
çatal dillerde meyva veren itiraflarla kan ter içinde ışıltılar
ve çığlıklar / boşluklarda
-promete bir kez daha çarpar çirkin suratlara gözlerini-
yıldızlar kayar dipsizliğinde kuyuların
ve ben düşerek koynuna dağların
bir yarpuzun taç yapraklarında açarım gözlerimi
fısıldarım tomurcukların nabzına sevdayı
başlar uğuldamaya volkanlar derinden derine
ve denizlerin zincire vurulu homurtularıyla
selamlar uçar rüzgar dilinde yalçınlara
alacağın olsun kara gün
güvercin şiirlerle güneşi çağırmak göklerine
boynuma borç olsun
ey çığlıkları geceyi kanatan kerkenezim
yaşanmamış günlerin acısı yırtsın ufukları
sevdaların hışmıyla sallansın yürek başları
ve ferhatlar öylece ferhat
pirsultanlar yine pirsultan kalsın
tükür kendini devaynalarından alamayan cücelerin komik telaşına
kavgalarla yol olur sırat
tomurcukların nabzını patlatırken çığlıklarım
silerek kulaklarından keremin mızmız sesini
çekileceksende örümcek bacaklı sehpalarda darlara
dev senfonilerin tınısına katmalısın nefesini
ve son şarkı değildir bu
bekliyorum seni...
Mikail Dağlar