bir yemin kaygısını teğet solurken dizeler
farkındayım
devasa bir tutkunun garabet esiriyim
dile tırmanan ılgıt soğuk bir nefes aslında
mezarlık ıslığı gibi öykünen türkülerim
bir gam evinin ricadı şiir diye biriktirdiklerim..

.................................................

şua vurmuş mihrabı
maraz vurmuş tarlayı mahsül yitik
ay karanlığa esir bir vakit yine tüttür demi
nektarı zehirli nice dize yıkılmış oysa beyaza
ama şiir değil işte
yine meydan kalmış küffara
yine şiir değil karalama...
nedir ki
zem hali iyelik basarken yanmış d i z g i n i n gemileri
kimin umrunda
sen mutlu ol yeter nameleri çeyreğe bölmüş dünleri
sırtında sırtlan yuvaları yuvalansa dahi
sen bohçana gül doldur şiir yine e mi...

.................................................

nedir senin yazdığın kalem şiir mi?
hangi kırbaç düzeltecek senin kamburunu
yoksa şakülün yamuk mu ezelden beri
hangi deniz yatar siyah uykuya, geceleri
bak hele!

bir deri, iki kör göz, kertilmemiş bir cüsse
ya da, astarından ucuz, sıfır numara ütüsüz insan geceliği mi
sana şiir diye öğrettikleri
yoksa, dudaktan hörgüce yamalı, ik forsaya gebe kelam mı
değil!

ne öğrettim ben sana!
sıktığında o delikli demirin boğazını
ak çarşafa geçecek kanı
altına edecek damarları!
yetişin! kurtarın!
alın beni bunun elinden diye
çağırmayacaksa anasını babasını
yardıma koşmayacaksa tüm ormanlar
yazmayacaksın usta!
yazmayacaksın!



içinde silah barındırmasa da
kalıcı hasarlı bir ceket olmalı şiaret
yoksa, iğdiş edilmiş iki harften teşekkül üç hece mi
güncellenmiş eski eser tapınağı mı dediler yoksa sana
inanma
ya kilidi hafif falsolu şecere!
dar vakte kıyamlı iki şakşak, üç riya mı yoksa!
dedelerinin şiirlerini içerken hâlâ sofranda
şiir dediğinin ölüsü bile! yedi nesil sonra dualanacak!



icat edilmeden daha
dedenin yediği portakaldaki vitamin
hatta, şiirle adamlık dikilmeden yan yana kağıda
Yesenin yaşarken işte
Mayakovski ölmeden daha
tarifi yazılıdır beyaz k/ağıtta oysa !


geri çimmesiz bir yemindir şiir dedikleri
tuttuğun kaleme bile yatmayan yosma!..



ToprağınSesi



.