3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2102
Okunma
Önce bir damla kan düştü toprağa
Bir çocuğun küçücük bedeninden
Ardında yaşlı bir kedinin başı
Havada asılı kaldı haykırışa dönen miyavlaması
Şeytanın ve yelkovan dikeninin günüydü
Sokağın bir ucundan diğer ucuna,
İçleri muhafazalı buz kutularına boşaltılmış cesetlere takılmadan
Geçip giden yelkovan dikeninin günü
Rüzgârın oynaştırdığı çivisi çıkmış kapıların gıcırtısıydı
Ölüm sessizliğini bastıran
Belki de asil ıraklı isyancıların son sözleri;
“ ölmek değil bizi endişelendiren, cesetlerimizin ahvali…”
Olmalıydı.
Ardından bir papazı çarmıha gerdiler Pontus’ta
Ve
Aydınlığa bir kurşun sıktı
Konstantinopolis’te bir Pontus’lu
Sessiz bir çığlık gibi uzandığında sokak ortasına aydınlık,
Sözcüklerinden artakalandı üzerine örtülü gazeteler.
“Tanrıların bahçelerinde oynayan küçük çocuklardık” demişti
“Oyunumuzun adı ölüm…”
Önce çocuklar öldü bu oyunlarda
Sonra bilgelerin ettiği sözler…
Sokağın bir ucundan diğer ucuna,
Şeytanın ve yelkovan dikeninin gününde…
Halil çamay
5.0
100% (3)