9
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1311
Okunma
Bu sabah erken uyanmışım
Uyku sersemliği üstümdeydi hala
Çıplak baldırlı bir çocuk;
Ayazın kestiği yanakları
Pembe pembe
Sere serpe çömelmiş
Havuz sandığı bir batağa!
Avuçları kan kırmızısı
Ve titrek elleri ve narin…
Gözleri kara
Ve kirletilmiş rüyaları
Gerçek ile düş arası bir yaşam…
Oysa bu sabah
Bir erken randevuya kalkmıştım
Aşk şiirleri okuyacaktım
Sevdiğimin gözlerine bakıp,
Aşk fısıltıları uçuracaktım
Belki de saçmalayacaktım.
"Olmayacak… Beni affet…
Vazgeçiyorum"
Acıların saydam olduğu
Bir kente aşkı yazamam
Âşık olamam, bu hüzünle
Acılar üstüne aşk
Kaleleri inşa edemem
İsyan geçiyorum!
Bu dilemma dar sokaklarında
Gerçek ile düş arası bir vakit…
Sonra…
Gözleri morarmış bir kız çıkıyor
Başım üstündeki bir balkona
Yara, beresiyle gülümsüyor
Bunlara rağmen, sevilmeyi
Adam yerine konulmayı
En çok bir anne yüreğiyle
Çocukça kucaklamayı
Ve de uçurtmaları uçuracak
Bir gökyüzü…
Kirlenmemiş bir mavilik içinde,
Bir hayatı arar gibiydi.
Gerçek ile düş arası uçma hayaliyle…
Şafak ağır, ağır yırtılırken
Ağır aksak bir dede…
Ardında çift tekerlekli çekçeğiyle
İki katı ağırlığınca yük!
…
“Günaydın, dede…”
“Günaydın yavrum, günaydın!”
Yorgundu, boncuk, boncuk terlemişti
Sabah ayazında…
Gülümseyerek, hızlandı
Mutluydu, sabahın ekmeğince
Ve yürüdü gitti,
Makinelerin egzozunda kaybolurcasına…
Aklımda bir söz; Yaşlı bir adamdan:
“Sen bana benzeyeceksin ama ben sana asla…”
_____________________
Hayatın iki yüzü;
Bir yüzünde altın ışıldar, diğer yüzünde paslı demir...
[email protected]. YAY
5.0
100% (15)