5
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1603
Okunma
anıların yüzü kendi takviminde duman kadar dağınık
dünden buğüne anımsanacak akşamlar
şehirler
ölüler
ve yollar
hep aynı kanın içinde
hatırlanan
ki
içinde her paylaşılmış aşkım
ölü bakış kuzeylerin ağzında
cehennemin dile gelmez ıslığı
kulaklarım
saklı sancıyla dolaşırken kekeme zamanları
geçiyorum dar sokakları çığlık bükülüşle
gülüşü az duadır intiharları derin ruhların
elimi uzatsam ah bu ayaklar
yoklar eski fotıgrafta alnımı
eskirim sizden biraz daha gizli
ay gül gibi büyürken aklımın ortasında
sarhoş aynalarda kaybettim gençliğimi
yaşlı yalnızlık koşarak sırlarını döksün bulanık ğöğüme
anlatsın sevabını yaşadıklarımın
onlar sesizce çoğalıyorlar
ğöğsü gerilmiş acılarla
yüreğimin kıvrımlarına
bırakıp arkamda hafızamı
bir adımla veda etsem
yıkılır üzerime ceketli sürgün bekleyişler
kederler titredikçe
taşınır sevincim ak sularına
denizlerin köpük köpük genişledikçe dalgaları
işlek şarkı havasında bağırıyorlar
ve usulca ağlamaklı ayrılıklar
inceden yalnızlığıma
destan yazıyorlar
off...
-damarlarımda uğultuları-
karanlığıma gülümserken tuzağa düşmüş gölgelerin dişleri
ruhum emzirdi yıllarca tomurcuk kalan aşkları
kıyamet rüzgarını estirdikçe
sıçrayan şiirler üşüyor dilimde
toprağım alıngan
kurak takvimlerin sayfası
durulur mu
talan baharlarda bağrımı yakan kavgalar
siz umuda çiçeklenen acı
suskun saatlerde sevda sözcükleri
gidiyorum
kırbaçlamayın görkemli geçmişinizle duvarlarımı
yok ettim belleğimde çığlıklarınızı
kendimi biliyorum
nerede
sıcak ve simsiyah hayallerim
irkiliyorum terkedilmişliklerin yangınından
ömrümün tek eksiksiz şiiri benim
dokunun morarmış dudaklarıma
nasılsa grileşmiş dalgınlıklarda
her defasında
yalnızım
yarın ödünç aldığım sevişmelerden
bekar bir geceye başlıyorum
kilitleyip hüznü
ikindi vakitlerine
5.0
100% (15)