11
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1411
Okunma
İç kasabamın derinliklerindeki oymalı
Yalnızlıklarımı
Başkaldıran tutkularımı
Ve
Sevgiye aç duygularımı
Bastırılmış mutluluklarımı
Şiir yüzüne çıkarıyorum
Gün yüzüne…
Bir kere çıkarmak
Hep çıkarabiliyor olmanın güvencesidir
Hayatın yeşil masasına bir zar gibi düştüm
Hayat benimle bahiste
Yenmek, yenilmek ve ortada kalmak da varmış
Zarın üstü zarın altında olmaktan iyidir
Üste bakınca
“insanı karınca gibi görenlerden değilim elbet…”
Tepede duran gözlerim boş dönmekte
İç zelzelelimin sesini duymuş gibi ürkekçe bakar
Umursadım, önemsedim tüm oyunlarımı
Ama karşımda öyleleri hiç çıkmadı
Babamdan gelen “hep sabırlı ol” zincirin
Bir halkasıydım
Başkaları sır/atlarını beceriyle saklıyorlardı benden
İyilik yapmanın karşılığı cennetle müjdeleyen
Dervişler ha bire heybelerini tıka basa dolduruyorlardı
Ben hep aldanmış bir çocuk oluyordum!
Tüm kabullenişim gerçek yenilgilerim oldu
Kazı devam ediyor…
Yüreğimdeki yeryüzünde.
Efkârlandıkça iç bahçelerimi içkilerle
Suladım, yandıkça daha çok…
Ve suni bulutlar oluştururdum dumanlarla
Hayata borcumu yoksul yaşayarak ödedim
Kimileri ise şansın verdiği
Rüşvetle hayatını idame ediyorlardı
Babama hep şunu sorardım:
“Kendin gibi bir baba olmamı neden istedin?
O cömert iyimserdi:
“Benim yapamadığımı, senin yapman için doğdun!” derdi
Yaşamadığını yaşamam için mi tüm bunlar…
Hayata yoksul yaşamakla bedelimi zaten vermiştim
“Sabreden derviş muradına ermiş!”
Pişmanlık duyulabilecek bir şeyi yapmış olmanız pişmanlığı duymanızı değersiz kılacaktır.
Günahımla ölen yok,
Benim için kendini ateşe de atan olmaz
...
Bana hayat dar gelince ağlamamayı öğrettiler…
[email protected]
5.0
100% (14)