Ne kadar kandırakçıyız.
Kendi kendini tüketen,
Yalan hayaller kuran,
Bir kaç günlük dünya için
Ebedi bir alemi satanlarız.

İçimizden şeytani ne varsa
Daha güçlü çeker bizi pençesine,
Yükselmek niyetimiz yok
Şu alçak bayağı yerden.

Neden alçak bayağı diyorum
Dünyevi olan ne varsa
Maddi olan ne varsa bağlanıp
Yükselmek nasıl?
Maddeye taparken
Ahlaken yükselen kim
Hangi insanlık?

Yaptığımız kuru bir hayat oyunu
Dolanıp dolanıp dururuz.
Nice güzeller geldi geçti
Bu gölge handan;
Götürdükleri neydi?
Salih amelleriyle iman.

Hiç bal yapmam diyen arı
Gördün mü?
Ya tersine akan ırmağı,
Gece ve gündüz peşi sıra gelir ya
Mevsimler her zaman ardarda.

Bu düzen içinde insan ne?
Onca şeyin hizmet ettiği insan
Ne için var?
Bir arı yaratılış hikmetini bilirken
Ya Sin (Ey İnsan)
Ne için varsın
Şu yalancı dünya denen yerde
Nedir kandığın, kandırıldığın?

Mutluluk haz diyeceksin ya
Bunlar geçici,
İnan ki tatmin etmez seni.
Kandığın bu olamaz,
Şeytanın kandırdığı belki.

Kulluk için yaratılan beşer
Kur’ana aç gönlünü
Kan manaya, kansın gönlün
Gerçekten ilahi olana,
Hayatın amacı Allah’a kulluk
İşte bu,
Gerçek mutluluk.

Allah’ım,
Yolun başındaydım
Ne zaman bir adım atsam,
Takılıp, bir uçurum kenarından
Düşeceğim sanırdım.
Tuttun gönül ellerimden
El-Vedud Rabbim
Seninle her şeyi seviyorum
Akleden kalbimle yeniden.

Ne zaman gördüm kendimi?
Bu muhteşem Alem içinde
Ben neyim?
Bunca elçi, bunca vahiy boşa mı geldi?
Bunlar boş bir tesadüf olamaz ki.

Geç bunları anam babam diyorsun ya
Nasıl geçeyim,
Hayat Allah ile anlamlı
Ben içmişim bu sevgi şarabından
Dilimde Allah
Kalbimde Allah
Yalan dünya içinde
Ben sadece Allah’la kanıyorum
Maşaallah.

(Mart 2011 İstanbul)