1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1968
Okunma

niçin bu acelem
basamıyorsam gölgeme
oysa bir zamanlar
ağustosböceklerinin çığlığında yaşardık
yazın sıcağını
hararet basardı tınazlar gibi
/ ama belli olmazdı fotoğrafta ter kokusu /
sonra bir bulut
su elerdi üstümüze
burun uçlarımızı hedeflerdi damlalar
dev bir iştah duyardık toprağın kokusuyla
ve sırrı çözülürdü aynaların
avuçlarımızda buruştururken
sararmış yaprakları
kanatsız kuşlar geçerdi üstümüzden
öksüz bırakıp saçlarımızı
bir büyük zamandı götürdükleri
gökkuşağı renginde bir rüzgâr eserdi sonra
gönül sallardık arkalarından
selam yollardık
sevgilinin diyarına
beyazın adaleti kaplayınca yeryüzünü
ulurdu kapılarda üşüyen rüzgâr
kapanan yollarda kaybolurken ümitler
izmarit gibi tüterdi evlerin bacaları
taksitle ölmeyi kâr belleyen özgürlük tutsakları
ve hayatı kravat gibi
boyunlarına ilmek yapanlar
elbette bilmezlerdi
kuşların kırıntı savaşını
alınlar mübarek olmasına yine mübarek
lâkin nasıl tapınmalı
bunca şaşırılmışken yönler
narkozlu beyinlerle
düşünmek ne mümkün
ve bulmak doğruyu
beş yıldızlı puthanelere dönmüşse göğüsler
kolay mı
damıtmak geceyi
yürek sarnıcında
nura döndürmek sonra
yoğurup karanlığı
geçmek gerekiyor
aktığı yerden yıldızların
kavuşmak için o kutlu zamanlara
ve geçmek
bedir misli sınavlardan
dalmadan önce yesrib düşlerine
yaşamak
hakkıyla
mekkeyi
sevmek ve adamak
sürgün hafızalarımıza yaklaştırıp hanne’yi
sevmek kolay
ya adamak
bütüne hasret parçacıklarla yaşanan hayatlarda
yürek tıpırtılarımızdan tanırdık birbirimizi
hedefe kilitlenirken namludaki şafaklar
en soylu silahtı
suskunluğu sabrımızın
/ ar gelir
insanlığımıza
hazır bir hayata konmak
ve gündelik tanrılarla flört /
biterken fitili gecenin
ışığın gölgeyle bitiştiği yerde
lekesiz güneşler patlamak üzredir
renklerden menekşe
mevsimlerden yağmur
badem ağaçlarıyla gelince bahar
martı çığlıkları karışır hülyama
süzülüp ortadoğu ufuklarından
nefsimin surlarında
sancak açtı bir ulubatlı
davetini getirdi sevgilinin
özlemiyle kavurdu gönül tahtımı
“mürare’den ibret alsın
her şeyi bırakıp gelsin “ demiş
gayri dayanılmaz hasretin böylesine
durulmaz buralarda
ey yolu yaratan
yolcuyu yaratan ey
ey nimetini kuluna azık yapan ey
yıllar yılı taptaze koruyan azığı
ve yolcusunu habersiz uyutan ey
sonsuza yürüyen kutlu kervana
beni de kıtmir eyle ey
5.0
100% (1)