Suçu işleyip Müslümanların üzerine attılar,
Sis perdelerini kendi üzerine çekip yattılar,
Müslümanı suçlu ilan edip ucuza sattılar,
Yalanlarına, bin bir türlü yalanlar kattılar.

Entrika, yalan, hile ile heybelerini doldurdular,
Tuzaklarıyla Müslümanın güllerini soldurdular,
Heybenin her bir gözü yalan ve yılanlarla dolu,
Derinliklere uzandıkça uzanıyor, kantarın kolu.

Gece gündüz demeden Müslüman kanını emdiler,
Emilen kanı Müslümanın bahçesine bırakıverdiler.
İnançlı insanları hiç okutmadılar yüksekokullarda,
Gözü yaşlı olarak dolaştırdılar, köhne sokaklarda.

Bu zulme, vicdanı olan aklıselimler karşı koyamadı,
Cesareti kendinde bulamayanlar kendine siper kazdı.
Entrikacılar, cesaretsizlerin karşısında azdıkça azdı,
İnançlı, masum insanların kuyularını kazdıkça kazdı.

Sandı ki bu devran böyle gelmiş hep böyle gider,
Hükümranlığım hiç bitmez daima bu güçte sürer.
Unutma zâlimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı,
Zalimlerin zulmü, yanlarına kâr kalmaz billahi.

Yalan, hile, entrika heybede canavarlaştı,
Sahibinin yüzüne, öldürücü zehrini saçtı.
Kumpaslar bir bir ortaya çıkmaya başladı,
Attıkları iftiralar, sahiplerini fena haşladı.

Yalancının mumu hep yatsıya kadar yanar,
Hakikatler bir gün apaçık su yüzüne çıkar,
Sakın ha! Yaptığım yanıma kâr kalır deme,
Fiiliyatın seni bulacaktır, kurtuldum deme.

Arkadaş alma! Mazlum Müslümanın ahını,
Gün gelir, seyran olur; bulursun sen vahını.
Acımasız zalimin hevesi kalır kursağında,
Ölümcül kurtçuk yuva yapar bağırsağında.

Korku ve endişe içinde her günü zehir olur,
Yapılan zulmün meyvesini yemek acı olur.
Unutma! Allah mazlumları yalnız bırakmaz,
Salih niyetle çalışan kullarını, asla unutmaz.

29.12.2010
Akdağmadeni