6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1667
Okunma

Kaldırımlar emzirmez, kimsesiz bebekleri
Sağır gibi de duymaz, yükselen ıngaları
Akşam sefası gibi, masum mor çiçekleri
Her gece ezip geçer, şehrin kör mangaları
Seni göğe yükseltmez, yüksek sivri topuklar
Kirli rûhun düşmüşken, bir lağım çukuruna
Seni ordan çıkarmaz, dolaşan it kopuklar
Hiç güvenme onların, çürümüş uçkuruna
Sokaklar bir mezarlık, kaldırımlarsa taşı
Kaldırsan her parkeyi, ölü bir umut çıkar
Gerçekleşmeden ölen, hayâl denen naâşı
Sarhoşlar, gece vakti, hep rakılarla yıkar
Karanlık geçtiğinde, başına çuval gibi
Ayağının altından, kayar ıslak parkeler
Yalnızlık geçtiğinde, rûhuna halhal gibi
Seni kemirir içten, hüzün denen fareler
Yuvana döndüğünde, kapıda bir yalnızlık
Seni bekler her akşam, elinde kırık kalbin
Yalnızlığın koynunda, ağlarsın yanık yanık
İşte şimdi başlıyor, kendinle kanlı harbin
Soner Çağatay / 4 Şubat 2011 / Wuppertal
5.0
100% (5)