1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1167
Okunma
(yaz kalemim yaz, aynen böyle yaz. . .)
--içinde en çok mum saklayan ampul,
yerleşince duvardaki boş apliğin içine.
karanlıkta çırılçıplak sevişmek sevgiliyle, benzemez hiçbir şeye
yaşamak istediklerinin örtülmesidir, görmek istediklerinin üstüne
dünyanın merkezindeki ateş, bir yanıp-bir sönerken duvarlarda
zifaf gecesinde iki şövalyenin, birlikte çıkmasıdır görücünün önüne.
. . . ,
(sayfayı değiştireyim, sen devam et. . .)
--bir bardak su yağmur olup yağmış,
pervaz saksısındaki kurumuş toprağa.
beraber hissedilir daima, ana rahmine düşmüş ceninin dudağını
hayat öpücüğü olunca nasıl öpermiş, kelebek misali su damlacığı
derinden gelen çığlıklar benimdir der, derinde boy atan çiçekler
bu ses gülümsemedir, alıp götürmeye gelmiştir suskun yorgunlukları.
. . . ,
(kadraja tamamen yerleştir, öyle çek. . .)
--burası iki vadi arasında akan bir derenin,
uçsuz-bucaksız denizle birleştiği yerdir.
hayat kervanında rotanın ezberidir, hayat gibi akan bu deli sular
içinde ağacından kopuk dallar, dallarına tutunamamış yapraklar
sarar bir çocuğun kağıt kayığını, ki o kayık en hayalet yelkenlidir
önce parlar gözler iyot kokusu ve maviden, sonra çok uzaklara dalar.
. . . ,
(haydi şimdi bas deklanşöre, son defa. . .)
--ufuk çizgisine düşen her yıldırımın,
gözyaşından daha çok ıslaktır sesi.
böyledir canımın içi, yaşama dair yapılan bütün durum tespitleri
kavuşmayla başlar ve biter kavuşmayla, bu şiirde söylendiği gibi
arada dokun duvarın düğmesine ya da suyunu ver kuru toprağın
ki bir çığlık düşsün eline, doldursun denize doğru akan bütün dereleri.
Cevat Çeştepe
5.0
100% (5)