3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1109
Okunma

Mezopotamyalı bir akşamda nisan yağmurlarıyla ıslanırken yüzüm
Şimdi yüzünün tenhasında olmak isterdi.
O uzak kaldığın kente
İçindeyken sevmediğin ayrılırken de üzülmediğin
O kentin soluğunu duyardım
Çünkü sen vardın o perişan kentin içinde.
Sevmesen(m) de bir masumiyet
Bir sevecenlik yaratıyordu bende o kent…
Şimdi bilmem hangi akşamların sarhoşluğunda saçlarını ıslatıyorsun
Zamana meydan okuyarak…
Hangi ayrılıkları yaşıyorsun hüznünle birlikte?
Gözlerinin esaretini kimlere bağışlıyorsun şimdi?
Sıcacık gülüşlerini, gülerken de ağlamaklı yüzünü
Şimdi hangi diyarlarda salıyorsun, hüzünlerine ortak olarak…
Söyle dilim varmıyor seni bırakmaya
Bir yanım boş kalıyor hep
Yüzünün gülücüklerine bağışladığım sol yanım
Boş kalıyor, sensiz kalıyor…
Hangi ayrılıklara, hangi ihanetlere kanıyorsun şimdi?
Hangi acıya ağlıyorsun, bana anlatamadığın?
Seni anlamayan hangi vefasıza
Söyle! Hangi acı için ağlamaya değer hayat?
5.0
100% (3)