3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1616
Okunma

Bir göç hikâyesi bu
Dedi yaşlı adam
Dağlar yüreği gidişi
Toprak olmak için
Toprağı sevmek gerek
Yoksa bir avuç kemiktir kalan,
Anlamsızdır dirilişi
Yüzünde sezinlenen
Şiirsel mevsimlerin
Ve Yanmış bebeklerin
Hicranından içreydi…
Baktım gözlerindeki renge
Hüzünden kopan ahenge
Sanki dev bir orkestra
Yönetmeni cüce hala
Ve devlerin yüreğinden
Bir cambazın boş ipinden
Karbon çağının
katmanlarındaki
Şehre göç…,
Ölüme götüren kapılarda
Itır çiçekleri gibi dolaşan
Ve bir kitapta gözlerimle karşılaşan
Sokağa her çıkışımda köşe başında
Bir Sokrat tablosuna karışan
Zehire göç
Babamın ve Mustafa amcanın
Mezarlarını kaybettik
Niye sakladı kendini o dua
Yol boyunca
Ve hicran çiçeklerinden
Gelen
iniltili bir nehire göç…
ne zamanki ellerime düşse
bir dua kırıntısı
biraz hüzzam,biraz acemaşiran
veya bir saba makamında kanayan
yaralı bir karanfili öptü hayat
gülümse
tut çocukluğumun ellerinden
erguvanlar ağlıyorken
şafakta infaz edilen
şiire göç
Ayşegül aşkım karagöz
5.0
100% (2)