2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
760
Okunma
Karanlıklar
güneş görmemiş bir süt çocuğuydu
ve bizim sokağın sessizliği
gün gelip nakarat olacaktı
hiç bilmeyeceğim şarkıma
hırçın bir mevsim
geçecekti sokağın kaldırımlarından
zehir yüklü bir su içilecekti
sert mizaçlı zencinin gümüş tasından
bu kent beni de unutacaktı
o geçmek bilmeyen hırçın mevsimleri unuttuğu gibi
savurup atacaktım gölgemi karanlıklar sokağına
adını piç kurusu koyacaktım
her şey olup biterken
film şeridi gibi aklımdan geçen o taptazecik hayallerim
onların peşinden koşacaktım gayet tabii
kolumda hep yediyi kırk üç geçerken yelkovanım
belkide bu kenti yakacaktım dünyanın en pahalı benziniyle
kafatasımdaki artçı depremlerle geçerken bunlar zihnimden
vazgeçmek için uzun gecelerim olacaktı senden
belki sonunda bizim sokak olduğu gibi duracaktı orada.
*
"çocuk gülüşüm" ateş edecekti aklımda birden
"o" maskesiydi gamzelerimin işte
tüm suçsuzluğum tek suçumdu hikayelerimde
ben daha olay örgümü biriktiremezken
ve kalp atışlarımı kontrol edebiliyorken ben
bu kentin kentin şizofrenik bir gecesine uzanacaktım
üzerime gelmeseydi dörtnala korku yüklü ordular
ki ben yenilmeyi göze almıştım zaten.. derken
kahkaham savurmuştu bütün kinimi
yeni kentler fethediyordum içimde
ömrüme iliştirdiğim leşler
Çin Seddimi aşıyordu
yastığımın altında duruyordu uykum
ve kalemim bitmek üzereyken
şuurunu kaybediyordu şiirim...
5.0
100% (1)