4
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
777
Okunma
(dünyanın bütün kapkaççı çocuklarına)
kim sahip olmak istemez
içi köleyle dolu
para basan bir fabrikaya
bunu kim,aristo mu
yoksa russell mi sormuş
yoksa ben mi çıkardım bir boşluktan
durup dururken
bilmiyorum
ben şimdi hiç bir şey bilmiyorum
adımı bana ne zaman öleceğini soran
şu giden kızda bıraktım
yüzümü yüzünde
bedenimi bedeninde
yani ben yok olan
şimdi bir şey bilmiyorum
yokluğumda oynaşan
acı bir isimden başka
başka bir şey daha
Sevim’den başka
sevim sanki aybaşıydı
sinirliydi
dişliceydi öpüşleri belki bu yüzden
üst üste sigara
üst üste kanlı yaşlar
üst üste tükürük aç babasının
kurak toprağına
-sövüp durdu istanbul’dan para göndermeyen
homo jigolusu ve kapkaççı kardeşine-
kardeşinin annesine
ve günde yirmi ekmek tüketen
küçük piçlerine annesinin
ve başka,
daha
mesela ekmek bir lira
yirmi ekmek yirmi lira
ayda altı yüz lira ve başka
ne ola;
Sevim’in üstü toprak evlerinde
sonbahar misafirlik çekmiyor
Sevim her sabah bir yağmur uyanıyor
bir yağmur uyuyor rüzgara gebe
rüyasında yastığı kuru günler görüyor
o günlerin birinde ben bazen
elimde yeni çıkmış kitabım
masamda
’7 fırt’ın yeni kitabı’
diye
haber geçen ulusal gazeteler
görüyor ki şiir adam ediyor
ve ilk defa dalga geçmiyor luyçiyan
gülmüyor arkasıyla
ona hep ihanetle gülen hayata,başka?
başka ne olsun
bu başka kahrolsun
nedir ki bu başka
beni var eden arabesk şeylerden başka
ah evet biliyorum
madem ol’dum anlatayım
Sevim’in gitarist sevgilisi
beni yedeğinde bıraktığı kent soylu sosyalisti
evlenmem diyormuş
ille de devrim diyormuş
bir marşla
bir şarkıyla
cebindeki şişkinlik ile
devrim olmadan önce..
bu işte
yok bu işte ne aristo ne russell
erken büyüyor taşrada yoksul kızlar
şiir bu kadar işte
5.0
100% (5)