4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1391
Okunma

Bir vesvesenin gece karanlığında susmuştu deniz
Gecenin gamlı buzları ayaklarıma serpişirken
Ay bile matemlerin dans kostümü gibi simsiyahtı
Hava içimden bile soğuk benden bile berbat
Ey koca şehir ölü gibi uyuyor musunuz neredesiniz?
Sizlerde mi zarardasınız, ihanettesiniz...
Bir eleğe koysan, elesen
Hep ben dökülürdüm un ufak toz olmuş bir halde
Kin tutmuş zerrelerimle beraber
Üstte kalan yine yekpare ’şatafatlı’ bir sen!
Hatırlarsın
’sana bir şey olmasın’ bu yeter demiştim giderken
Sen yeminlerini sözlerle yıkarken
Duydum sonra...
B i r ş e y olmamış korktuğum kadar!
Sözünde durmuşsun!
Sadece
Ucunu öpücüklerle doldurduğum parmağınla
Üç imzalı bir deftere
Bir memur huzurunda, şahitlere eşlik kondurmuşsun!
Giderken bile seni götürdüğümü bilirken
Ya da kör çivileyen adımlarım sen basarken
Başkasının değil, benim adım yazardı karyolanın başucunda...
Her şeye rağmen hâlâ sen diyen
Sevmiş, inanmış, gözlerle gülen
Bir resim bakardı değil mi sana, komodininin üzerinden...
Ve bakıyorum şimdi, vicdanın rahat değil
İmkansızlık akıyor olasılık yırtığı belleğinden
Ki; safanın seyrine pişman gözlerle bakmaktasın
Sitemlerim, biliyorum canını almakta
Dayan güzellik lafla ölünmüyor korkma
Pişmanlık öyle bir ateştir işte
Küllendikçe yakmakta...
Demişsin, tırnaklarım bitti yemekten
Üzüldüm!
Demek hasar sadece tırnaklarda!
Açlık terbiye eder derler adamı
Ama korkma
Biçilen tarla güverir yeniden
Doluyu almayan boşa taşar nasılsa!
Dayanmak zordur aslında bilirim
Yeşil yangınlar kovayla sönmüyor değil mi?
Siyah yutarsın
Ama herkes mavi sanar
Nasıl buna bile zor dayanılıyor değil mi?
Geçer
G e ç i y o r
Hem, tırnaklar ciğere bağlı bile değil!
Zordur
Büyüyen gözlere yürek akıntısı
Üşütür öldürü
Hissetmekti hani bir ucu da sevmenin
Paylaşmak bazen acı gerçeği
Fendin payesi iki uçlu bıçaktır hani, kesmez koparır
Ağdaya değen cılız bir tüy bile zehirdir hani
Ki; sen kolumu kestin, can evimi
Tırnak acısına bile dayanamazken
Tahmin et bakalım kol acısına nasıl dayanılıyor?
Tırnak uzuyor da, ya kol !..
(...Sefaret yangını, yerini yadırgayan düğmedir, emanet kollarda zamana başkaldıran...
Hangi pişmanlık kendini ifşa eder ki; özlemle geçmişi avuçlamadan! Bir a k s i seda beynini tokatlamadan...
Zamanın tozlu rafları şahittir en çok sevdanın koltuk değneklerine, gün olur bir ömürdür,rafadan şuh bir sevince gün olur bir ömre bedeldir, zihnine kahpe bir sivilce d ü ş ü n c e ...)
ToprağınSesi
.
5.0
100% (9)