1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1145
Okunma

Bırakıp gideceksin
Şarabı dökecek arkandan su niyetine.
Ardına bakmayacaksın
Ardında bırakmadan ayak izlerini,
Keskin bir uykuda
Boğazına kadar ayıp bir rüyayı bırakır gibi.
Karanlık vakti
Şafak sökerken bulutları dağlardan,
Şehir uykudayken
Başka şehre açılan kapılara koşacaksın.
Umduğun bir şeyler varsa
Unut onu da,
Düşlerini dök kirpiklerinin uçurumundan
Hayallerin karışmasın darmadağın.
Dönmeyi de bileceksin
Sevgilin uykudayken.
Çalacaksın kapıyı:
‘Sevgilim ben geldim’
Gitmeyi unutup geldim
Giymeyi de öğrendim yüzünü yüreğime.
Üşümeyi çıkarıp attım ruhumdan,
Buz kesen yağmurlarda
Kuru kalmayı
Islaklığında ısınmaya geldim
Terini damlatınca dudaklarıma.
Ya gideceksin
Sonbahar küllendirmeden saçlarını.
Toprağa düşerse gümbürtüsü yaprağın
Hafızan buğulanır buharında .
Sevgilinin cehennem ellerinde
Alev talanı hüzünler doğar.
Büyütmelisin kundağında sakladığın acıları
Büyümelisin
Yağmur düşene dek saçlarına.
Ya da geleceksin
Gidişin,
Bir nefes kadar uzak olacak.
Gireceksin sevdanın işlek yolarına
Gidip geleceksin sevgilinin gönlüne
yaz indirirken efkarını akşama.
Ve mekana ibadet diyeceksin Dört vakit aşka.
MURAT BOĞURCU
5.0
100% (1)