9
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2576
Okunma

şairin ilkyaz çiçekleri ile süslediği
görkemli şiirlerine döşekti
ebemkuşağı
akşamın kızıllığını kim parıldatabilirdi
o’nun kadar
hassas gönül vadisine vadedilen
gülleri morfinlediler hüner sayarak
kendini nasıl bir yaraya kabuk gördüler de
bu kadar gaddarca örselediler
kimbilir
o yine aşk’a hizmette himmet var dedi
kırsalarda onur kusan kalemini
sakalında kan kuruttu yılmadan
sabretti
’lâ havle’ diyerek
tüm iklimleri önüne katan
gelincik kokusuna hicvederek direndi
geri dönmedi
ah şair
bir yandan güvercinleri doyururken
sanki kendi makberine gönüllü bir bekçi
aşk’a muhbirlikten yaftalı hükümle fişlenirken
gökyüzünü pembeye boyamaktan da sabıkalı..
sadâkât pazarında gece gündüz nöbetçi gibi
aşk belâsı üstüne yıkılalı
akrep izlerinin dövme kaldığı bedenine
akşamın alaca karanlığını ten çekerek
maşuğun paçasına tutundu
son bir lirik şiire sır sürerek
usulca
toprağın koynuna sokuldu
Faruk Civelek
5.0
100% (11)