Şirin Kaş‘a inerken denize nazır yerde,
Gün bitsin akşam insin adaya perde perde.
Bir mezar yerim olsun Toros’un üzerinde,
Arayıp bulsun dostlar düşerse başım derde.

Şu tepenin yanında seyredeyim Meis’i,
Arttırsa da derinden içimdeki yeisi.
Ne olur çok görmeyin bu kadarcık beisi,
Gün olur sevk ederim Deli Murat Reis’i.

Dikilsin taş başıma yolcuya nişan olsun,
Sofraya masa diye kayayı biri oysun.
Noksanını yetişip Halil İbrahim koysun,
Artanıyla Toros‘un börtü böceği doysun.

Gece kandil gerekmez çaputluk yer olmasın.
Yatır sayıp kabrime insancıklar dolmasın.
Bir beyaz bir kırmızı iki gülüm solmasın.
Öğretin çocuklara çiçeğimi yolmasın.

Söyleyen yolcuların dertlerini dinlerim,
İsterlerse biraz da ben onlara inlerim.
Yeter ki o geçmesin azdırmasın cinlerim.
Depreşmesin yeniden dindirdiğim kinlerim.

Üst yanımda kaynayan gözeden su isterim.
Üzerimde gölgelik çınarımı beslerim.
Kaybolan yolcuları kalkar kendim seslerim,
Kaplarsa Toros‘ları dağılmayan sislerim.