9
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2310
Okunma

I
Herkes kendi yalnızlığından bakar kendi kalabalığına
ve yoğrulur yalnızlıkla, yalnızlığın hamurunda.
herkesin yalnızlığa hüküm giydiği bir yerde kimileri kölesidir kendi yalnızlığının...
kusur değildir, ama kusursuzdur yalnızlık!
herkes kendi yalnızlığına bir kalabalık yamalamakla meşgul
ve kimisi savrulmuş, paramparça yalnızlığında perişan!..
morarmış şarkılar, boğulmuş şairler, içli şiirlerde/
bir şiir yazılmalıydı oysa hiçbir kalabalığın yeltenemediği
ve hiçbir kalabalığın kirletemediği yalnızlıklara, şiirsel bir tanım bulunmalıydı.
Kimse bilmeyebilir, günlerin eşiğinde her akşam yeniden doğurduğumuz yalnızlıktır!..
kendini çoğaltmak var doğasında. hergün biraz daha...hergün biraz...
çünkü, upuzun kalabalıkların peydahladığı yalnızlıklardır!..
herkes yalnızlığı kadardır, kimi zaman kaybolduğu, çoğu zaman kendini bulduğu
herkes kendi yalnızlığına hüzün tokuştururken, herkesin birbirinden sakladığı yalnızlıktır!..
’kendi gerçeğinin acımasız yasalarına kilitli’ potansiyel bir orospudur yalnızlık
en çokta şairlerde biriken, kendini eskitip sonra yenileyen/yenilmeyen.
çünkü yalnızlığa entegredir şairler...
herkes sever yalnızlığını bir zaman
dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın kimseye ödünç veremeyeceğiniz
ve size ait olan bir yalnızlığınız vardır.
çarmıhlara çivilemeli yalnızlıkları.
yoksa özgürleşemezsiniz yalnızlık metotlarında
bir çoğu boyun eğer, itaat eder içindeki duvarları yumruklayan, şakaklarında zonklayan yalnızlığa...
çünkü hedefini ıskalamayan bir suikastçıdır yalnızlık..
II
herkes sana saklayarak yalnızlığını, karıştılar kalabalıklara
avuçlarında çalınmış öksüz umutların ve tutsak yaraların
şehirler arası hüzünlerin ve son sefer sayılı ayrılıkların
sen sadece susacaksın bu senin tek gerçeğin
çok aşk başlar ve biterdi beklenmedik ayrılıklarda
kederli ve savurgan rüzgarlarda
bizi teslim alan simsiyah kalabalıklarda
bitmeyen yalnızlıklardır!..
III
yalnızlığımdan kaçarken kendime yabancılaştım
bedeli yalnızlıkta olsa yaşamak için amacımdın sen
kalbimde bu denli sızılar ve kanayan anılar bırakmış olsanda
sana koşmaktan yorulmayacak, seni sevmekten caymayacağım
çünkü her yolculuğum sen de başlayıp, sen de bitiyor!..
IV
herkes toplayarak dağılan yalnızlığını sokaklardan, şehirlerden
bir yaradan, bir yaraya gidiyorlar-
irkilmiş gözlerle bakarak birbirlerinin yüzüne
herkes eskiyen yalnızlığını giyinerek çıkıyor yeni sabahlara/
insan yeniliyor yalnızlıklarda/yalnızlıklar yenileniyor yeni çağda
travestilerin kayıp sosyal kimlikleri, yaralı bilinçleri ve zulalarında melankolik yalnızlıkları!..
V
pardon!
hanımefendi bu yalnızlık sizin mi?..
kadınlar tarifi imkansız aşklarda yalnızlığa gebe kaldılar/
sonra, yalnızlığın hesabını tutup, yalnızlık cepheleri oluşturdular,
esrik anılarla ve yaralı düşlerle
rüyaları köhnemiş kadınların irileşen yalnızlığı,
sığmayacak kutsal kitaplara sığmayacak!..
sahi, kaç paradır bir gecelik aşklar?..
yalnızlık bitmez bu yüzden dinmez üşümelerimiz
sorgulayıp, suçladığımız yalnızlık trajik gülümsemelerde
bu kez yalnızlığına tahammüden kastedilen, failin maktulü meçhuldür!..
VI
uzun ve yoldaşsız yolculuktan geliyorum
şakaklarımda intihar eden bir sevda
dudaklarımda yetim bir şarkıdır yalnızlık
ertelenmiş bir çığlıktım yankımı aramaktan geliyorum
’belleğin kurşuni fanusunda’
vur emriyle aranmaktan geliyorum, muhbir sevdalardan
ve şiirlerimden nasiplenen, yaralarıma sızan orospulardan
orospular ki, yalnızlığın vazgeçilmez oyuncularıdır...
yalnızlıklarıyla meşhur olmaya adaydırlar!
uzun yalnızlıklardan geliyorum-yasaklanmış bir aşkın cehenneminden!..
kapanmayan yaralardan, doyumsuz açlıklardan ardımda upuzun yenilgiler
kulaklarımda anamın boğuk ve enkaz sesi
’en emin yol Tanrının yoludur oğul’
ateşlerden geliyorum, küllerim, küllerim kimsenin işine yaramaz
öfkelenip küfrettiğim, arsız, bezgin ve bozgun ayrılıklardan
ve şairlerin çürütüldüğü çağlardan geliyorum-
o yüzden yalnızlığım hiçbir kalabalığa sığmayacak!..
VII
kendi yasalarına yenilmiş şehirlerden
pusuya düşürüldüğüm uçurumlardan
ve yalnızlığın renksiz soğukluğundan geliyorum
anamın boğuk ve bozgun sesiydi hayat
babamın hiç dinmeyen ağrılarıydı;
her ikiside çocukluğumdan artakalan kederlerimdir
inanın, lunaparklar yetmeyecek çocukların yalnızlığına!.
/senden artakalan, ajandamın arasına sıkıştırdığım soluk ve yorgun suretin
ansızın neler gider ve neler kalırdı geriye/kalıntılar yetmeyecek gitmelere!../
şimdi uzak gölgesindeyiz el değmemiş delikanlı sevdaların
sado-mazoşist, şiddet bağımlısı kitleler negatif enerji depolamaktalar
şiirle ve şairlerle uzlaşıp, kucaklaşamadılar!..
politik idealleri her silahlı çatışmada kendilerini vurmaktı!..
VIII
kan sızıyor düşlerimden, yaşamın türküsünden ölüm!..
bir yanım dicle, diğer yanım palandöken
işte budur beni dengeleyen-
ateş ile suyun, beyaz ile siyahın kardeşliği
ve kardeşliği yalnızlıklarımızın
/’ve içimde gezerim ucu sivri paslı bir bıçakla
söylesem size söylerim ey ipini kendi gerenler:
kedere kederle, ağrıya ağrıyla karşı çıkarım!..’/
(Birdal ERDOĞMUŞ/2007)
5.0
100% (7)