26
Yorum
6
Beğeni
4,9
Puan
2644
Okunma


Uyandırmayın beni, ebediyete kadar
Karanlıkla barışık, güneşlere küskünüm
Hep hayâller kurayım, tâ kıyâmete kadar
O vefâsız dostlara, gülüşlere küskünüm
Kuşlar dahi konmasın; hep uçurun! uçurun!
Ağaçlar yaprak döksün, boyunları bükülsün
İnleyen rüzgârları, hep susturun, susturun!
Yaprakların yerine, gözyaşlarım dökülsün
Dereler gibi aktım, kuşlar misâli öttüm
Bir feryâd gibi döndü, seslerimin sâdâsı
Alevsiz ocak gibi, sessizce yanıp tüttüm
Bu adam âteşlerin, boynu bükük gedâsı
Meğer benden habersiz, şu rûhumu çalmışlar
Aramaktayım her gün, içimde ve dışımda
Meğer benden habersiz, her şûhumu çalmışlar
Aramaktayım her gün, şu gencecik yaşımda
Bütün hayâllerimi, ben gurbette büyüttüm
Kendimden çok uzağım, fakat ölüme yakın
Bir ömrü, bu bedeni, gözyaşımla çürüttüm
Beni kitaplarımla, köy meydanında yakın
Bende tezâtlar neden! doğuştan iç içedir?
Kazanırken kaybeden, usta bir kumarbâzım
Buharlı pencereme, vuran garîb serçedir
Hani nerde elimle, beslediğim şahbâzım?
Gözyaşı kirpiklerde, bir cam gibi kristal
Ruhum da bedenimde, âdetâ buz kütlesi
Biraz güneş içindir verdiğim bunca kitâl
Erisin artık mavi, ince aysberg kütlesi
İçime karlar yağmış, toprağım cam gibi buz
Gözüme sisler çökmüş; istikbâl bir siluet
Gelecek baharımda, açmayacak bir nevruz
O karlar kalktığında, Soner çoktan iskelet
Soner Çağatay 24 Kasım 2010 /Wuppertal
Teşekkür: Sesiyle ve yorumuyla şiirime renk ve hayat katan çok değerli Durak Yiğit beye sonsuz teşekkür ediyorum.
Kelimeler:
Garîb: yabancı, tanımadık
Şahbâz: Doğan kuşu
Şûh: Sevgili, neşeli sevgili
Kitâl: Savaş
5.0
90% (19)
4.0
10% (2)