6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1458
Okunma

avucumda bir bilet
sıkı sıkıya da tutuyorum
ve onlarca martı
kanat çırpıyor
gözeterek denizi
sonra güvertenin en uç noktasına kadar ilerliyorum
hiç kimseye dokunmadan,
ve hiç çoğalmadan.
derken
lütfen biletleriniz diye bir ses
kalabalığı yarıyor
avuçlarım ki dünden razı boşalmaya...
sonra bir yaşlıca bir amca
elinde kalınca bir kitapla
bir de resim vardı kitabın ön yüzünde
yaklaştıkca daha bi belirginleşen
( sırtında tüfeğiyle yarı karanlık bir adam...
at üzerinde bütün haksızlıklara meydan okurmuşcasına... )
sonra yanıma yanaştı o amca
kasketiyle bir olaraktan.
ve boş koltuğa oturur oturmaz
yorgunluğu alıp onu başka başka diyarlara gütürüverdi...
sanki unutulmuş bir yalnızlıktan geliyormuş gibiydi
öyle suskun ve öyle derin...
bir çift göz
kara mı kara
beliriverdi anlımda
terlediğimi hisettim o an
üstelik mevsimlerden sonbahardı
yani kış kapıyı çalmak üzeriydi
davetsiz bir misafir olaraktan.
gözlerim utangaç bir çocuğun gözleri gibi
yere kapaklandı birden
başımı kaldırıp tekrar bakamadım o yana
ve birden kalabalıp ayaklanmaya başladı
hani bedeva erzak dağıtılırya
işte öyle bir birini ezerekten...
vapur kıyıya yanaşmış meğerse
bir ben birde yanımdaki koltuklarla bir bütün olan o yaşlıca amca
son olaraktan ayrılıyoruz vapurdan ağır ağır adımlarla
bir çift göz
kara mı kara
son kez ardına bakıp kayboluverdi
o umarsız kalabalıkla...
aradan
ne kadar zaman geçti bilmiyorum
ama bildiğim tek şey var
o kitabı okuduktan sonra
bir yanım ( İnce Memed’e ) özendi hep
ki ondan olsa gerek yatağımın başucunda ayırmadığım...
5.0
100% (6)