3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1128
Okunma
Bir şafak vaktinin tam ortasındayız
Şüpheler ve silinmelerle sabıkalaşmışız, savunmasız
Ne kadar gerçek?
Hiç olmamış gibi bütün hatırladıklarımız
Sebepsiz dolduruşlarla yüklenmişiz
Bilinmezliğin korkularıyla örselenmişiz
Tenha bir alaca karanlıkta vurulmuş, düşlerimiz
Ne kadar uzak şimdi arzuyla uğuldayan deniz
Bir rüzgâr hafif buruk
Doldurur yüreğimi hüzün yağmuru misali
Vedalarla dolu gündönümlerinde
Yüreğimize oturur, hıçkırık
Eski bir yaz bahçesinden
Gülüşün acıtır gülleri
Düşen yapraklar altından
İnler özlemin titreyen sesi
Gülümsüyor bize dolunay soğuk soğuk
Pişmanlık ve geçmişin bayrak törenindeyiz
Duyguları yok etmenin yıl dönümlerinde
Acıların pastasını dilimliyoruz
Ve zamanı doyuramıyor ayrılık
Ama kim tatmışsa yanıp kavruluyor dili
Ne yazık ki kıyasıya harcıyoruz kendimizi
Biliyorum sağmakla bitmez unutuluş zehri
Kendi ezgileriyle ağlamakta türkülerimiz
Boynunu büküp yüz çevirmiş sözcüklerimiz
Yalnızlığın küçümseyen gözlerinde
Ayrılık tapınağına kurban edilmişiz