0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1263
Okunma

nasıl orta yerinden bölünürse
bir bebek
ve kirli önlüklü pazarcıların
iye sehpalarında
çürümüş yaban mersini kokusuyla
sergilenirse
ve ağlama seslerini duymamak için
parmaklarını nil vadisi gibi uzanan
aort damarının çırpınışına inat
kısa yoldan kulağını kanatırcasına
üç devasa piramit talan edilirse
ve çımacı kamaralarında
rahimleri alınmış
erkek doğum sancıları
yosun tutmuş duvarlarında
korkak çocuk çığlıklarına
can evini kaparsa
sabahıma düşen sensizlik
dudaklarındaki çattlaklığı
düşlerimin en karabasan
vıcık vıcık uyanışlarına gebe sabahları
doğururken
ve artık
sabahın en cılız ışığına değen tenin
camdan süzülen buğu gibi
ürkek
pencereye yapışmış
ölü güvercin tüyüne
can vermeye yetmeyecek
ve haykıracak "ben"den
pencere dibine düşen
ölü güvercine can veren
"ateşten arabalı"
neden bir tüyün
"ben"imle bedenlenmesine
izin vermediğini
artık çıkarma zamanın(dır)
yosun tutmuş kınından
paslanmış hançerini
vurmak için
yılgın bahar esintisinden
uçuşan öteki ölü güvercin tüylerine
oysa senin tanrıların
çok iyi biliyorlardı
kirpilerine hapsolmuş bir damla yaşın
çirkin çocuklar doğuran
erk kamaralarına düşünce
yanıp "kül" olacağını
oysa merhamet
kirpiklerindeki güç
cesaretin kulaklarındaki
"ınga" sesleriydi
hep öyle bil(din)
sen
kirpiklerini
eros oklarını cilalar gibi
parlatırken
süzülüp sessizce düşüverdi
kirpiklerinin arasından bir damla yaş
tutamadın
tenine değdi önce
senden olsa tanırdın oysa
"sen"den olsa
tanırdın
sende ama "sen"den olmayan bir damla
elmacık kemiği üzerinde kaldı
sessiz sancısız
herkesin gözü önünde
ama hiç görünmeyen
erosun kanatlarını perde yapıp kendine
saklandı elmacık kemiği üzerine
bil(e)medin
ne aynaya bakınca gördü gözlerin
ne de ellerin yakalayabildi
tüm zaman çekimleri bitti
"ben" yok olunca
"an" kapısı açıldı
5.0
100% (1)