aklımdan karışık içim
güvelenmiş eski zaman hikâyeleri
ki ;kaç kere izledim ben bu filmi...



farkettim
özlemine yenik saatler uzatıyor sakallarımı
yalarken rıhtımın rüzgarlarını
çapraz sorgular ip atlıyor zihnimin çerağında
geveze derdim bir de sana , çirkin
halt işte!
kıskanırdım aslında dilinden bile kelimelerini
hele gözlerini
senin için her yalan mübahtı
hatırlarsın
çok yakışır satardım hani sana boyuna
yalan değildi gerçi
ama
o siyah gözlükler aslında kara bir çarşaftı
benden başka nereye konarsa maviler
kime laf ederse dilin benden gayrı işte israftı ....





solgun bakıyor şimdi maviler
kararmış o deniz fenerinden
zaman doldurmuş tozunu toprağını gamzelerin
sıvamış dümdüz etmiş o gülen çiçekleri
geri dönüşüm kutularım gibi sığmıyor kendine
ayrıştırdıkça düşüyor önüme bir bir saçlarının telleri
imansız temizlik koyuyor en çok kanıma
eski defterler daha bir ağır nedense
gizliden hayat tanıdığın balıklar üzgün en çok sana
rıhtımın o balıksı kokusundan bile fazla...


saçlarına doladığım iğneler kadar pişman zaman
bir de kıskançlıktan sövdüğüm rüzgârlar
nasıl bir şarkıydın sen
ki;
tükenmedin
bitmedin...

gidin aklımın oltasından
heyecanı üç kuruşa satılmış yalancı aşk iksirleri
defolun
o kıymet bilmez aklımın pezevenk hasretleri...




ne çok yazmışım sana
ne çok sen olmuşum
ne çok kusmuşum seni
merdiven altı buluşma vakitleri
babam erken gelmiş korkular
yine otobüsü kaçırdım yalanlar
ne keskinmişsin
ne de hâinmiş bu zaman...



kuşlar beş taş oynuyor şimdi aklımın arka sokaklarında
kargalar bizden sarhoş naralar sallıyor
hercai yanımı şikayet ettiğin martılar artık takibi kesti
hani en uzak hayalleri vururduk ya
şimdi
balık ekmek yiyen yeni yetmeler taşlıyor denizimizi...





sefalet araştırmada gerçekleri gece gündüz
yatacak biliyorum demirden yanımda üzgün mü üzgün
şartlı tahliye hakkım şart koymuş
illa gelsin...
bir kıvılcıma bakıyor benzim
ufak bir yağmura
artık oklar uzaktan rastgele atılmıyor Asude
tam alnıma...





diyorum bazen hırsım susadığında
yıkıl ince belli bir sallantıdan sonra
ver kendini kalın sulara
ya da
at kendini yalancı bir aşkın üst katına...


ama
işte biraz şarkılar
biraz hâlâ üveye anne diyeme/miş anılar
birazdan çok da
o hiç tövbe tutmayan sen...




ToprağınSesi