Her faili meçhulü çaktırmadan işleyen
Belalı bir cadı mı? Söyle nesin sen felek…
Yoksa eski çağlarda, dolaşmaya başlayan
Boş bir dedikodu mu? Söyle nesin sen felek…

Her an kan-ter içinde, kanat çırpar can kuşu,
Kâh düz çıkar yoluna, kâh bir dağın yokuşu…
Yoksa yalan dünyada, düşe-kalka akan şu
Ömrün ekşi tadı mı? Söyle nesin sen felek…

Ne aşk biter bülbülde, ne naz biter al gülde,
Kays’ın Leyla’sı çölde, Kerem’in Aslı külde…
Yoksa vuslat umup da, hicran bulan gönülde
Sönmez bir aşk odu mu? Söyle nesin sen felek…

Hiç hesapta olmayan, bir dert bekler eşikte,
Açar dikiş tutmayan, yara cepte-kaşıkta…
Yoksa yaz-kış sallanan, zaman denen beşikte
Gam büyüten dadı mı? Söyle nesin sen felek…

Nasıl çizsin izini, özüne göz atmayan,
Huysuz-arsız arzunun gözüne köz atmayan…
Yoksa zerre hak-hukuk, adalet gözetmeyen
Vicdansız bir kadı mı? Söyle nesin sen felek…

Kula niçin bahşetmiş, Yaradan beyni-eli,
Ki hakkını vermeyen, ya esirdir ya deli…
Yoksa yanlış atılan, adımların bedeli
Acizliğin kodu mu? Söyle nesin sen felek…

İrade-i cüz’i mi, kem hisleri şevk eden,
Akıllı mı ahmak mı, ham hazları zevk eden…
Yoksa masum bedeni, türlü şerre sevk eden
Nefsin diğer adı mı? Söyle nesin sen felek…

Veli BOSTANCI