13
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1390
Okunma
Bir sabahtı bir sabah
kaldırımlarda öyle uzarken
hayata erken başlamama değilde
geç kalmışlığımla kaldım geç
o gün ilk defa...
sonra el kaldırmamla durması bir oldu otobüsün
ağır bi sarımsak kokusu genzimi yakmaya başlar
otomatik kapının açılmasıyla
ulan kim yedi sabah sabah bir tencere (paça’yı) şimdi
hadi ne halt yediysen yedinde
peki bu kadar insana revamı... diye içimden söylene durdum.
kahretsin, üstelik daha kahvaltı bile yapmadım...
.
içeri ana baba günü
kimin eli kimin cebinde misali
derken şöför; lütfen arkaya doğru ilerleyelim lütfen...
arkaya doğru ilerlerken tabanlar
otobüs yeniden yolcu almak için duraklar
yolcular hep bir ağızdan
ne yapıyorsunuz şöför bey, üst üste dizdiniz bizi nerdeyse...
şöför: umursamaz bi edayla, e olacak o kadar
sonuçta bu bir halk otobüsü unutmayın...
kimseden ses çıkmaz
ve son binen yolcuda nasibini alır kokudan
yüzünü ekşitmesiyle...
ellerinde bir tomar defter ve kitap yığını bulunan bir kadına takılır gözlerim
o an kalabalığın içinde...
ve ilk defa yüreğim
alışılmışın dışında bir hızla atmaya başlar
tam yanına biraz yaklaşayım derken
birden bire ne olduysa ortalık karışır
ve otobüs durur...
yan kesicinin biri yürütmeye kalkışmış meğer
bir yolcunun cüzdanını, tabi hemen farketmiş yanında ki kalabalık
kapının açılmasıyla soluğu başka sokaklarda almaya başlar hırsız...
ve yolcular yeniden homurdanmaya başlar
otobüsün hareket etmesiyle.
tabi o arbade de kitaplar, defterler
ayaklar altında...
tam toplamaya yeltenirken
göz göze geliyoruz
iki ayrı dünyayı temsil ederekten
o an konuşmaya başlasam hani saçmalayacağımdan değilde
dilimin beni anlatamamasına dem vurdum...
ya da bir kitabın başımda paralanmasından...
gözlerim belki bir şeyler anlatır diye
bir daha bakmaya çalıştım, doğrultup bakışlarımı.
ama durakta inecek var diye bir ses
birden yankılandı beynimde
tam inmek üzeriyken
son bir bakışla hoşçakal der gibiydi gözleri... hoşçakal.
inmekle inmemek arası bocaladı biraz ayaklarım
otobüs yola koyuldu bile...
ve geride eğzoz dumanıyla uzayan bir asvalt...
oysa şimdi ne o genzimi yakan sarımsak...
nede işten kovulma gibi bir korku
yalnızca bir şeye odaklanmış gözlerim
yalnızca bir şeye
koltukların altında unutulmuş bir resim
gömleğimin cebinde bulur kendini
kalbimin tam üstünde şimdi...
söför bey inecek var, dururmusunuz lütfen !
şöför; dostum zaten burası son durak
istesen de istemesende
inmeye mecburuz ikimizde...
ve son söz
değnekçilerde ...
Aksaray,
Aksaray Aksaray...
devamına....
5.0
100% (9)