19
Yorum
3
Beğeni
4,8
Puan
2607
Okunma

Çocuktum denizin ve rüzgârın sesi buluşurdu geceleri
Tahta pencere kenarlarından tıslayarak sızardı içeri
Duvarın kenarına yığılmış yorgan döşekle tatlı uykular
Bazen rüyama girerdi uzun boylu dev hokkabazlar
Gözümü her açışımda gölgeler saklambaç oynardı
Sıkardım gözlerimi sımsıkı gün ağarana kadardı
Sabahları uzak evlerin bacasından duman çıkardı
Kıyıya inerdim karadeniz kayaları hiç aralıksız kamçılardı
Kılcal dereler kıvrıla kıvrana karadeniz’e kavuşma telaşında
Küme küme olurdu bulutlar sohbet eder gibi dağ başında
Yamaçlardan birinden vadiye inerken ruhum her şeyi içiyor
Tahta arabalarla çocuklar önümden son sürat geçiyor
Evimize dönüyorum dizmiş ninem hamsili ekmekleri
Çamurlu saçlarımı karıştırıyor hamurlu sevecen elleri
Dedemin takım sandığı her zamanki yerinde duruyor
İçinde kerpeten çekiç çiviler bir de teneke makasını saklıyor
Dedemle eğri çivileri bir taşın üzerine koyup çekiçle düzlüyoruz
Parmaklarım ustalaşıyor gülüşüyoruz
Elimi acıta acıta dağıtıyorum kerpiçi
Büyümüşmü?Görmekten kıvranıyor içi
Kırma oyuncağını diyordu;Bu sonu
Her yeni oyuncağımda kucaklıyorum onu.
Hep anlatıyordu bana.
Balıkların acımasız öyküsünü anlatırdı derinden
Büyük balık yutmasın diye direnmek geliyor içimden
Pul pul gümüş bulutların başka bir biçimi
Şimdi adının özgürlük olduğunu anladığım duygular sarıyor içimi
Faruk Civelek
5.0
93% (14)
2.0
7% (1)