3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1209
Okunma

Karabasanlarla
Uykusundan dirilişine şahit olmuştu babasının
Avucuna sıkışmış camdan,bir yudum su.
Bebek ölüsü gibi soğuk yüzüne
Dalgaları süzülüyor saçlarının...
Bir yastık dolusu rüyayla doldurmuş ceplerini...
Adını ’baba(m)’ koyduğu bir beden
Doğruldu...
Grinin ellerine hapsolmuş beyaz bir yataktan.
Baktı...
Camdan kıymıklarla kanattığı öfkesini
Oluk oluk akıtarak göz pınarlarından
’GİT’ dedi...
En yabancının,
Koridorun bir ucundan seslendiği kadar soğuk...
İşte o an
kız çocuğunun üzerine
beyaz karlar yağıyordu lapa lapa...
Öylesine üşümüştü ki düşleri
Yarınına
Baba(sız) gelecekler çiziyordu en renksizinden...
Eteklikli bir dişinin
Nasıl damarlarının söküldüğünü izliyordu vücudunda.
Bir babayı
Nasıl yüreğini talan edip,sömürdüklerini hayallerinden.
Ve ceplerinde birikmiş düşlerin
Nasıl yetim kaldıklarını...
Çokça yıl sonra
Hissedecekti
Ümitlerini uçurumun tam dibinde yaşattığını.
Acıtacaktı ellerini ’giden’
Belki de,
Onca yamanın altından
Kırgın bile görünmeyecekti reddedilmiş yüreği !
Olur da bir gün diye
’O’nunla uyanmayı bekleyecekti.
Penceresinden
Emrivaki sızmalarına da RAZI karabasanların !
Camdan bir suyun,kursağında kırılmasına da...
Heyhat!
Ne ’git’ diyenin kucağı vardı açık
Ne de koridorun ta ucunda da olsa
Yankılanan bir ses...
Nurhan Ulukan
5.0
100% (2)