Gözlerine üşendim ulan
şehir kokan tenine üşendim


Usta neyi ya da kimi yargılıyorsun
harbi ayıp ediyorsun…
vagonların biletsiz yolcusuyum
şimdi sen de bu yolcuyu uğurlayacak mısın?
sana da yabancı geldik anlaşılan…

Hayata da korsan geldim
isteyerek ya da istenerek değil
bizzat siktir edilerek…
haaa sen bu mevzuya neresinden bakarsan bak
ha yan çevirmişsin ha düz tutmuşsun
plakanın çehresi değişmez…

Sen kaç kez çocuk yaşta afişe edildin
bacağında kısalmış, çekmiş usta anlayacağın
altımda kısa pantalanumla
yaramazlıktan, düşüp kalkmaktan
kolum bacağım yara bere
neyse usta daha on yaşlarında
Asude hanımın evinde yangın çıkmış
ulan yaşlı başlı kadın bir şişe süt istedi be
koştum aldım,
üstüne bide bahşiş verdi diye
üç kuruşun hesabını mı yaptılar
ben yakmadım ulan asudeyi de
boktan evini de… o günden sonra da
iyilik yapanın anasını sattım
her yediğim tokat için

usta mevzu çok
arkadaşım Murat delikanlı çocuktu iyide okurdu
liseyi bitiremeden katlettiler
usta ayıpsın cana can almadım tabi ama
kan lazım oldu, bizzat temin ettim…

ya usta sevdada berbat bir şey be
çocukluk aşkları başka olur
akide şekeri pembesi yanakları
falan, yalnız hatunun babasına fena tosladık
boksörmüş ne icabıma bakmıştı…

her neyse usta fazla uzatmayalım
karanlık işlere girdik
kafa dengi bir arkadaşla, iyide piyasa yaptık
haa yanlış olmasın kimseye yamuğumuz olmadı
yolunda gitmeyen işleri düzelttik
kimi sevdi, kimi sevmedi
bir kaç namlu, birazda çatal bıçak sıyrıklarıyla atlattık…

Üsküdar-Beşiktaş
arası teknelerden birinde
yaktım afilisinden bir sigara
nede gider be o duman sahil boyu,
dumanı sen, tütünü de ben olayım
Beşiktaş iskelesine yanaştık, biri sendeledi önüme
kollarımdaki şey muhteşem bir deniz kızıydı!
o an vuruldum maviş gözlerine
onu düşmekten kurtarmıştım usta…
iyi de bu yangından beni kim kurtaracaktı?
karşılıklı bir sevdik ki alemin cümlesine
barut suyu..

O karakol senin bu karakol benim dolaştığımdan
biraz rahatsız olmuştu
deniz kızının ortamı biraz değişmişti
tabi benimde
el insaf işte, etrafında ki çakalları
ufaktan ayıkladım
zamanla uyum sağladı çevresi…
Ha isterse uymasın
benimki hiç uymaz, kalın gelir icabında usta

Bu bizimkinin eskiden bir manitası varmış, ayrılmışlar
kök yiyen solucandan ibaret aslında
anlamadım ilk zamanlar çocukluk aşkıymış
deniz kızına sarkmışlar Gültepe’nin
sokaklarının birinde…
bizim solucan da hemen kaçıvermiş
deniz kızını köpek balıklarına
yem etmiş
zar zor kurtulmuş polis etkisiyle
ulan be kahpeliye bak
ölene kadar sevecekmiş,
ama solucan ölümü bırak dayak yemeği bile
göze alamamış

Sevda bumu ulan… usta
ölemeyeceksen sevmeyeceksin de
her neyse bu solucanla yine
konuşmaya başlamışlar
“tercihini yap dedim”, “sen” dedi
“konuş onunla bitir” dedim
ve “bittirdim” dedi
gizliden gizliye konuşmaya devam etmişler
buldum solucanı, oldukça gaddar davrandım
güzellikle halletmeye çalıştım tabi
ama ağza alınmayacak cümleler kurdu,
bizim deniz kızı da bana bu nedenden takıldı
çok sert davranmışım, hastanelik etmeme gerek yokmuş,
konuşarak halledilirmiş bu konu

Ayrıldık sebebi belli; solucan bir çocukluk aşkı
usta seneler sonra duydum ki ayrılmışlar
deniz kızı bizzat kendi söyledi, hata yapmış şahsı
bana göre aşk çoktan kirlenmişti…

Ulan be demek ki bu memlekette
yumuşak olmak, yavşak olmak
ağzında sakızla serenat yaparak seviyorum demek
delikanlılıktan çok daha fazla pirim yapıyor
ha usta ben onu bunu bilmem
dediğim gibi; elini tuttuğunda onun için
Dünyaya tek başına göğüs geremiyorsan
Ortalıkta erkeğim diye dolaşmayacaksın

Her neyse baya arabesk oldu bu mevzu
Usta Allaha emanet ol
vagon geldi ben gider…