3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1351
Okunma

Şimdi
sana istanbul diye seslenebilsem
rüzğar saçlarını okşasa
ve sen gelsen
tam da zamanında tutabilsen
yetim bırakılmış yanlarımdan
gözlerim hayranlık duysa ,
çehremi bir tebessüm sarsa
soğuk geceler de
kapı aralıklarında seni beklesem
penceler gözlerime harita olsa
yanlış adresler adresim olsa
tir tir titresem kalsam öylece
yüreğime nakış etmişken seni
pencerelerdeki buğulanmalar
seni hatırlatsa ...
sonra seni
buğulu camlara nakış etsem
parmağımın ucuyla dokunsam
iliklerime kadar titresem
kalbimin en ücra köşelerinin ışığı sönse
bir damla düşse içime
buğulu camlar
yazdıklarımın katili olsa...
sen gelsen rüyalarımın tam ortasına.
kendi eyvahlarıma cevaplar arasam
gece nöbetleri geçirsem
bittiğim anları yaşasam
bütün flimler sona erse
kıvranıp dursam kendi meskenimde
senin limanında terkedilmiş
bir sandal olsam
umut taşısam yetimlere ve öksüzlere...
sen gelsen
dindirsen senden yana
agrıyan yanlarımı
bir defada olsa
dua etsen ellerini açıp
rahmandan af dilesen
kapına geldim günahımı bağışla ,
diyebilsen
geç kalınmış bir feryad gibi
annenin çocugunu kaybediş gibi düşse kalbine
bir acı
acı yaksa içte içe seni
gec kalınmışlık ağrılarına bedel olsa
sen yinede açsan ellerini dua etsen
bütün yüreklere...
ölü bedenlere emanet ettiğin sevğiimi
eklesem sana
sancılı yanlarımı emanet etsem
sonra
ben seni araraken gerçek sevgiyi bulsam
sen beni ararken gerçek sevgiliyi bulsan
...
bir annenin şefkati
dokunsa yüreğimizin çehresine
tebessüme bürünse
özür dilensem senden
seni sevdiğim için özür dilerim diyebilsem
kapanırmı artık bu sensizlik defteri...