7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2918
Okunma

"Ah Linda..
Dilimde terennüm eyledim ismini
İspanyol ağzı, kuraklığın tadında.."
Sabah ezanlarında, aron muhabbetlerine erteliyorum ismini
Artık gözyaşlarım gereksiz
Artık anlamsız cümlelerimin yeri,
yüzünün kuşluk vakti.
her neyse...
Sabaha yakın büyütüyorum kuşları
Pencere soğukluğunda vuruyor yüzün,
Lâl bir esinti gibi.
Şavkını kaybetmiş bir yıldızın resmiydi sanki.
âb-ı dîdeden başlıyor faslı bakışların
Sımsıkı sarılıyorsun hüznümün kollarına
Zülfün ateş oluyor, zülfün tel tel..
Kimseler görmüyor seni,
Duymuyorlar İspanyol ağzı sabırsızlıklarını
Kısık sesimle dokunuyorum en mahrem acizliğine
Kimseler görmüyor beni...
Gel içelim ruhumuzu doyuruncaya kadar
Yıkılıp dökülsün tüm meyler, sürmeli gözlerinin altında
Olmaz hayallere adamayalım kendimizi
Gel âsu bakışlarından bir kadehlik içelim
Bir kadehlik gözlerindeyim!
ne hikmetse, pürüzsüz özlemler biriktirmekteyim..
Sahi siz hiç adınıza âşık oldunuz mu?
Bebekliğinizi köşe başlarında ninnilerle uyuttunuz mu?
Beni sormayın sakın!
Adım lâl
Adım der-i nihanlardan geçen kuru bir dal.
Sormayın,
Bendeki gece, mor dolunaylı, uzak-yakın hemhal.
Ve sen Linda
Ağzı bozuk akşamlarımı kapatmadan,
Henüz mümkünlüğü varken sahipsizliğimin,
Tanrı büyüklüğünde aç kollarını..
Bırak çalayım gözlerini,
Minicik ellerini,
Yaprak döken sineni..
Yoksa bu küstahlık,
Kleptomani edecek insanı
Korkarım Linda
Çalamadıklarım hüznün koynunda
Ve kendimden bir kat daha
Yazarsa şayet yanaklarından geçmiş gibi,
Umarsız bir şair, ürkek sarılışındaki titremelerini,
O gün yağmalı yağmurlar
O gün dip tırnak serpilmeliyim
Ve tüm yıldızları yanıma alıp,
Yüz üstü ölmeliyim!
5.0
100% (6)