0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1239
Okunma
suskunuz arkadaş; başlarımız önde
yarın kavgasına düşmüş karıncalara,
tepeden bakıyoruz...
bir damla gözyaşımızda
boğulma tehlikesine düşmeseler
umurlarında bile olmayacak ağladığımız..
onların kaygısı yazdan kışa aş tır,
aslında ne kadar mutlu görünüyorlar
ne boyunlarında bağ, ne ayaklarında ayakkabı
nede akşam eksik aldıkları yövmiyenin kavgası,
ne ertesi gün işsiz kalırmıyım korkusu
nede karnı doyduğunda aklına gelen
yaşlı kart sevgilisinin
zapt edilmez doyumsuzluğu
ve dahi evinde onu bekleyen kendi misali
yalınayak çocukları
ve her zamanki haliyle fakirlikten bezmiş
somurtkan karısı..
hava karardı
az sonra kalmıyacak hic biri
hepsi huzurlu ve mutlu
tatlı yorgunluklarıyla başbaşa kalacaklar yuvalarında
suskunuz arkadaş, başlarımız önde
dalından düşmüş kuru yaprakta gözümüz
oda bizden yukarıdaydı az önce
bizim kadar fakirdi belki
belkide bizi kıskandı bilip bilmeden
suskundu oda
belki başı hep öne eğikti
belkide şükürsüzdü oda bizim gibi
birgün ne olduğunu bile anlıyamadan
kupkuru kalıp düşüverdi..
yağmurmu yağıyor.. ?
kime ait bu göz yaşları
kara bir bulut en tepemizde
yoksa sende yaprağımı kıskandın bulut
bütün ömrünce bir dal ucunda tutuklu kalmış
ve bir ibret öyküsü icinde toprağa kavuşmuş
bir yaprak parcasınımı
oysa sen en tepedesin, hepimizden yücesin
neden bu yorgunluğun, üzüntün
bırak allahını seversen...cek git başımızdan
göz yaşlarınla yıkayacak başka bir fakir
başka bir toprağına kavuşmuş yaprak,
yada boğulmamak icin kacışan karıncalar bul
ve bizi yanlız bırak...yanlız bırak....