0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2011
Okunma

Atlar koşar, toz bulutu bulanır... terli yelelerine,
Kırmızı bir türkü söyler, karşı dağın çobanı
Kavalı, ıslık ıslık öter. Nefesi birikir parmak uçlarında
sevdası yanar terlenmiş, uçları oyalı mendilin
Kuru toprak kokar teni sarılanmış ovanın,
Can derdine düşmüş renksiz şefkatsizliğin
Ve illaki sıcak buram buram
Fırından çıkmış taze ekmek kadar sıcak
Ve kokusu; unutulmaya yüz tutmuş kışkırtıcı mutluluk
Yoğun böğürtlen dallarının arasından akan ince bir derede
Ellerinde kalkan gibi tuttukları sepetleriyle çocuklar;
Çığlık çığlığa yakalamaya çalıştıkları
Üç beş dere balığının kaygısız neşesinde....
Bir köy keşfedilir, ezan sesinden bir tepe aşımı …
Gözleri yılgın, ama yürekleri vurgun, kıraç ovanın köylü güzel kızları;
Hasret türkülerini vururlar hep sığ akan pınarın soğuk suyuna
"Sıcağın bağrına koymamacasına,
Kınalı aşıklarının en saf duygularını"
Kader gizlidir, hep güzeldir, gönüle ekilen tohum gibidir..
Köy gibidir, yalın, sakin, sıcak, telaşsız, dingin huzura davettir.