1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1051
Okunma

BARIŞA DAİR BİR KAÇ SÖZ
Diyarbekirli Barış derler adına
On beş yaşında/ delikanlı çağında
Bir filiz saklı nasır tutmuş bağrında
Ağla da büyü Barışım ağla da büyü
Sakın tutma gözlerini
Diz çöktürmüşler babasına
Anası desen karlı dağlar gibi
Her gece çığlar kopar yüreğinden
Ağla da büyü Barışım ağla da büyü
Ağlayarak büyüsün gözlerin
Her gün çıkardık hüzünlü yokuşları
Sıkı arkadaştık
Beraber güler, beraber ağlardık
Yediğimiz yaralar ayrı gitmezdi
Durmazdı yerinde haylaz
Hemen de çıkardı adamın damarından
Hayın ve çakallar ulurdu dolunaya
Biz konuşmaktan yanaydık
İt gibi bağrışmaları sevmezdik
Kırdıysak bir soğanı kırmışızdır
Yaşıyorduk be kendi halimizde!
Hatta beraber girmiştik mahpusa
İffetli bir kıza asılan şerefsizlere
İndirdiğimiz yumruktu suçumuz
Gül bile yetiştirirdik dört duvarda
Ne olduysa o gün oldu arkadaş
Tıpkı ayrılık filmlerindeki gibi
Son kurşunla düşerken omuzları
Tuttum...
Yetiştirdiğimiz güller soldu önce
Sonra elveda etti bakışlarıyla
Sağ eli sallandı kollarımdan
Öylece kalmak düştü bana
Kırmızı bir gül parçalanmış yakama
Puslu çatışmaların gecesinde
Masum masum kayan umutlar
Özlediğim aynı iklimin kokusu
Kardeş dediğin kardeşi vurmaz
Öyle öğretmiştim yiğitlerden
Ah ulah ah yine kapanmıyor gibi
Gözlerimin hüzün çeşmesi
Yolun açık, yolun kutlu olsun Barışım
Barış getirsin bu sessiz gidişin...
By