5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1855
Okunma

..
leylâ
bizim suyumuz
buraların suyu
leylâ
ellerimizi yunduğumuz bu ışık
bu uğultu içre
biz havvâ’nın kızları
işte böyle bir havada işte
kıvrak ezgilerle turladık boğazın oynak sularını
biz hânende
sen sâzende
leylâ
adın
sen ve züleyhâ
bu su,
bizim içtiğimiz sudur
Kenan diyarından diyâr-ı bekir’e
diyâr-ı bekir’den dersaadet’e
biz leylâ,
biz havvâ’nın kızları
yüzümüzün allığında açan çiçekleri baharlara ulaştırdığımızda
ah o ses, o koku ve o isim:
züleyhâ
züleyhâ
kapat kapıları
perdeleri çek
ve sakla tanrılarını
züleyhâ,
sen de havvâ’nın kızı
yakamozları gecenin üstüne dantelcesine işleyen
nârin istanbul türkülerinin âşık mırıltısı
şâire sunarken gözlerinin pınarından âb-ı hayâtı
çölün hıçkırıklarını uyuttuğumuz yer leylâ’nın otağı
sen kays sularından mecnûn oldun,
lakin bir leylâ olmamalı züleyhâ
her şeyi unutmak pahasına
bu su,
bizim izlediğimiz su
iz bırakan çölde
bu çöl,
meczuplar çölü
ateşin değdiği yerde
...
5.0
100% (6)