11
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1526
Okunma
Ağır günün kurnaz gözlerine haklanmış çığlıktım
Ellerimde bağışlanmayı bekleyen ölümler
Hazin parçalarda nasılda güzelsiniz
Gözyaşlarınızda yaşamaya giden şarkılar gibi
Çelme atıyorum yüreğinizin yumruklarına
Yıldızlara bakarak yürüyorum karanlığı
Yolculuğun bu ilk saatlerinde.
Kendimi güneşli ocaklara serip kızartıyorum
Sonra uyanıyorum bendeki uzaklığa
Rastgele bir denizde yüzüme aydınlığı vuruyor sabahın
Sessizce akıyorum
Ruhuma dolaşan kan Revanlarda
Ben yine ölümü düşünüyorum
Ömründen kalan kalabalığı karıştırarak hayata
Bilerek soğuyorum
Gün çekiliyor suya
Şehirler üzerimde buz yığını
Acıya ayarlanmış merdivenlerin ikici basamağında dövüşürken
Dışarıdaki rüzgarla kavgadayım
Bakarsanız pencerelerden erken gitmelerime
Görürsünüz bana ölünmeyeceğini
Görürsünüz hiç ölünemeyeceğini…
Sırtınızın duvarlarında şakaya gelmez yaşamınız vardır
Gelirsiniz
Kalırsınız
Gülersiniz
Ve sonra
Göçersiniz
O yüzden tanımazsınız beni
Kuşlar gibi toprağın üzerine dizilmişimdir
Hasret sağdıkça beyazı
Daha çok seversiniz yalnızlığın ten kokusunu
Ama bilirsiniz rüzgar salladıkça
Daha az…
O yüzden ekmeği sever gibi tuzuna banıp yiyorsunuz beni
Ki,
karanlıklarda yuvarlak yüzlü uzun bir kadın uyuyor
Derin uykularınızdan hızla ilerlemekte
Görüyorsunuz.
5.0
100% (10)