28
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1710
Okunma
Uyanıyorum
uçuruma düşmesiyle ellerimin
gözlerimi avuşturuyorum sonra, gözlerimi
daha uyanamamanın ağırlığı
asılı cüssemde...
Ellerimle
yağmur sonrası
buğulanmış pencereleri siliyorum.
ki, hala sen kokuyor yorgunluğum
Sonra;
yüzümü düşürüyorum
suyun serinliğine
ve belirdiği anda yokluğun
soluğu ormanın derinliklerinde alıyorum
Meğer kalbin,
ne kadar da gitmeye yatkınmış öyle
Soluğum kesiliyor
rayların uzunluğundan
Ve şimdi;
bütün yolcular,
sen gibi kokuyor
korkuyorum doğrusu dokunmaya...
Rüzgar
parmaklarımın arasında ıslık çalarken.
el sallayamadım, gitme diye
çünkü saat yedi onbeşi çoktan geçmişti
Malazgirt’li
5.0
100% (13)