3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1324
Okunma
tek başına çalıyordu adam,tek bildiği şeyi,kemanını
köşede büzülmüş ama dilenmeyen
ama öyle sanılan ihtiyar
neden bu kadar hüzünlü çalıyor diye merak etmeyen
koskoca kalabalık gelip geçiyor yanından
ben izliyorum,gözlerim kemana mıhlanıp kalmış
ruhumsa Marsilya’da,limanda denizi seyrediyor
kar yağmaya başlıyor hafiften,ben hala
Marsilya’dayım,pırıl pırıl bir güneşin altında
araba klaksonları çalıyor mütemadiyen
çılgınca sürüp giden bir koşuşturmaca
kimse dönüp bakmıyor bile keman çalan ihtiyara
birazdan kara gece çökecek şehrin üstüne
ihtiyarın altına çöktüğü verandaya kuşlar geliyor,güvercinler
ben hayalden gerçeğe dönüyorum
ve tam karşımızda bir opera ilanı var;bu gece
bir öksürük tutuyor sefil ihtiyarı,birkaç dakika
keman çalmaya ara veriyor bir süre
orda öyle seyrettim,ne yanına gitmek
ne de uzaklaşmak gibi bir fikir geçti aklımdan
bir zamanlar bir aşkı vardı diye düşündüm
gözleri yumuk ;dünyadan,yarınlardan habersiz
çalıyordu kemanını ve çok seviyordu belli kadim dostunu
bir genç geldi yanına,o da öyle durdu karşısında
Shopenhauer diye fısıldadığını duydum tam yanımda
baktım koltuğunda bir kitap vardı:
Knut Hamsun yazıyordu,Açlık.
Faruk tabak
5.0
100% (1)