3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1236
Okunma
ZAMAN LAHİKASI
I.
Sen renkli, güzel, köşeli çakıl taşlarımın
birleşimiyle oluşan mozaik
gözlerin siyah inci gibi parlıyordu yüzünde
yüzün hangi meleğin aksiydi.
Gözlerimi açınca sen yoktun karşımda
bedenim susku ruhum şizofreni şimdi
sessizce bekleyişim bile fenomen
uyaksız yazılarım var
sayrılığım yüzümden okunuyor halim esrik
çektiğim bu ıstırabın ilacı mı zaman
yüreğime sıkılan bir kurşun gibi hızlıydı
şerha şerha parçalayan avcıydı zaman
ümitli olmak gibi bir şey beklemiyorum
bu dramada oyuncuyum
sulusepken yağıyordu yıldızlar
Gözlerimi yumdum cümlemi susturdum
toprağa nokta diye konuldum
karlar üzerime yağınca
’bakır tenli yapraklar’ gibi düştüm
hâlbuki ben geceleri yaşardım
geceler bana ilham olurdu
II.
denizin kokusunu tatmak istiyorum
geceyle dokunup denize
albatrosları seyredip fener altında
yolcu olmak sonra…
Belgesiz izler bırakıp gideceğim bir gün
martılara bırakıp evleri titreyerek
üşüyerek soğuk yağmurların altında
saya saya dakikaları
saat on ikiyi vurup geceler ilham olunca
Gideceğim
Bir elma şekeriyle kandıracak dilenciyi bekliyorum
- gece vakti dilenci mi olur?
Sokak lambaları, kaldırımlar ve vitrin önleri
ve bilmem ne belediyesi yazılı banklar da insan dilenir
zaman dilencinin ta kendisidir...
5.0
100% (1)