13
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1279
Okunma

Bir garip yolcuydu hüzün ağacı
Ömrünü yollarda soldurdu gitti
Yanına yoldaştı dinmeyen acı
Derdini heybeye doldurdu gitti
Yollar yarasının yolu gibiydi
Gözleri şebnemle dolu gibiydi
Kırılan ümidin kolu gibiydi
Düşen gövdesini kaldırdı gitti
Giderken gözlerim ona takıldı
Aklıma derdinin sırrı çakıldı
Dur da anlat dedim döndü yıkıldı
Dedi;" Yârim yâdı güldürdü gitti"
Sanki gâm köyünün dili gibiydi
Yanmış alevlerin külü gibiydi
Yoksuldu, yetimdi deli gibiydi
Gözünü hayâle daldırdı gitti
Öyle off çekti ki sızladı içim
Kuru gözlerinde dert biçim biçim
Dedi;"Ah gardaşım gönüldür suçum
Sevdiğim giderken öldürdü gitti"
Yolların savrulan yeli gibiydi
Sazının inleyen teli gibiydi
Gâhî meczup gâhî veli gibiydi
Gölgesine namaz kıldırdı gitti
Ardından yetiştim dedim;dur hele
Nicedir sendedir kanayan çile
Hiç mi kavuşmadın o gonca güle
Dedi;"Felek bana saldırdı gitti
Gâhî Züleyha’nın hâli gibiydi
Yüzü âsûmânın gülü gibiydi
Ayrılırken sanki ölü gibiydi
Aldırmam dedi ya aldırdı gitti
Görünmez yaradan süzüldü kanı
Her adım attıkça azaldı canı
Hafifçe bir yana büküldü yanı
Böğrüne vurarak çıldırdı gitti
Sanki aşılmayan bolu gibiydi
Miskin Makberî’nin solu gibiydi
Yoksul ozanların çulu gibiydi
Sazını dağlara çaldırdı gitti
________________Makberî