20
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
3872
Okunma


//..En Akkor hikaye idi Kız kulesi
Marmara’nın yanağında küçük bir /ben/
Oysa senin ertelenmiş z/amanlara dökülürken takvimlerin
O düz ayak evin camına nefesinle çizdiğin romanlarda
Ağ(ır)laşırdı resimlerin..//
Sen o zaman taze dudaklarını
Baba’nın beyaz gömleğinin yakasına bandırırken
Sonu gelmez buselerinle ilikler açıyordun
O büyülü el başında gezinirken
Nasıl da mutlu görünüyordun..
Gözlerin vişne çiçeklerini emerdi
Tabiata bıraktığın yorgunluğunla mühürlenirdi
Yaslı ayak izlerin
Onurlu dahiyane kadın duruşun
Hazin bakışlarından aynalara
Aksederdi dişi çocukluğun
Ve mor gülüşlerinde gizle(n)diğin masumluğun
Pembe rüyalarında üşürdü bazen ruhun
Kömür gözlerinden ısındı ya korkuların
Bundandır belki de bu şairane yanların
Yaralı ceylanların ağzına bağladığın derin ağrılarla değerlendi
Kavileşen bitimsiz acıların
Hiç dalgın bakmadın vitrinlere
Merhamet beyazı bir yastıkta yayıldı siyah saçların
Halayık..
Hayatın membaından acı şerbet tadında akıyordu
yüreğindeki kılcal dereler
Kaç asır öte peygamberler diyarından
Yüceltilmiş başaktın sen
Garip bir tehditle göğsüne düşen kara gözlerinden
Erken baharlar geçerken
Üç büyük gürültülü ses sonrası
Altı geniş kanadı yorgan çekerken üstüne
Yürek çöllerinden ipek yolu geçiyordu sanki türkülerle
Bu yüzden işte sesindeki müşfik kudret
Bedeninden önce büyüyen ruhun
Mahmur gözlü bir çocuğun
Uykuya hazırlanan esneyişi gibi
Düşündükçe
Hamağında sallandın geçmişinin
Hep ağır kaldığın
Tek kefeli terazinin kefesinde
Halayık
Safir saçlarını toplayan beyaz ellerinde
Asil bir zarafetin inayeti var şimdi
Ve…
Kanını tutuşturan üç çocuk adam
İnan ki
Damlarında yıldızlarla dertleştiğin
Sıcak bir Anadolu gecesinin üstünde
Yeşerecektir illaki
Serpilecektir gece mavilerin yine
Unutulmuş sandığın zamanların
Mehtabından cesaret aldığın kış kuşuydun sen
Gerdanına soğuklar yağarken
İçinde yaktığın şebnemler sönmedi hala
İffetin sofranda bir baş soğanken
Ve Halayık…
O çınar altından seyre daldığın denizde
Sarkık dudaklı iri kıyım kadınlar
Sahte bir yaygarayla
Şişkin elbiseli tırnaksız adamlarla
Bodoslama dalıyor marmara’ya
İhtiyar yılların boğazı katleden amansız güzelliğine
Ne zaman çökecek zulmetim biliyor musun
Süpürdükçe efkârımı marmara’nın mavisinden
Bir bardak taze çay tadı
Ukde kalacak içimde
Geçmeyince boğazımdan
Tadabilir miyim bilemem
O semaver soğumadan
Faruk Civelek
5.0
100% (16)