7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1550
Okunma
Şahrud’un salıverdiği güvercinin adı kadar zelil
Kirli ellerden bırakılmış parmakların izleri kollarımda
İçimde yetim çocukların iniltileri yankılı
Kovulmuşum Süreyya’nın diyarından da haberim yokmuş
Beni kim gizleyecek gözlerine şimdi
Sen söyle Seyduna
Yokluğunu nasıl unutacağım
Gidiyorum diyorsun hala
Bırak erguvanlar bu defa da katledilsin dizlerimde
Biteviye ağulu nefesler ciğerimde maslahat zaten
Derin denizler dibinden keşifsiz yolları zorladım nafile
Bana çok sonbahar bırakma artık
Neden altında gölgelendiğim kanatlarını kapatıyorsun
Senin sevdiğin uzakların muhaciri değil miyim ben
Şimdi neden gidiyorum diyorsun
Atellia’da portakal kokusu gülüşünle şebnemleşirken
Yasak bakışlarla kandil duran gözlerinde serinliyordu yüreğim
Diş izlerim dudağından yüreğine sürgün gidecek gibi
Seni kaybetmek var Seyduna
Ne olur anla beni
Saçına asılı koyaklarda çürüyecek bu hercai dişiliğin
Topla eteklerini gel, güneşin yüzünden
Adalya semalarında simsiyah bulutların tehdidindeyim
Gittiğin gün gözlerime karanlık boşluklar dolacak
Bana bilmediğim sorular sorma artık
Akıl almaz hisler büyütüyorum sana
Şahrud’un linç edilmiş küsuf zaman masalı
Benim imanımda teşhir dururken
Kaç zaman daha eriyecek gözlerimdeki yakamozlar
Kendimi hep sana benzetmeye yeminli adak saklayarak
Boynumu gözlerine kurban bıraktım
Oysa
Sen torosları sırtıma yüklüyorsun
Geceye akıttığım rutubeti sürme sayarak
Maral gözlerine çekiyorsun
Tedirgin sanıklar yürek hücrelerimde kol geziyor sa
En çokta sana suskunluğumu yargıladığındandır
Nasıl bir adalettir bu Seyduna..
Tüm acı zamanların diyetini içime hapsederek kabullendim
Yüreğin hiç kirlenmesin istiyorum
Umursamaz dediğin gözlerime öksüzlüğümü doldurarak
Kirpiklerime ‘’gitme’’parkartları asıyorum
Sanma ki seni gizlediğim gözlerimi açacağım bir daha
Beni sonsuz uykulara yatırıp gidiyorsun
Faruk Civelek
5.0
100% (7)