53
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
3501
Okunma
Bakma nutuksuz, argın durduğuma
doruğunda sessizliğin çağlayanlar var
serme yalnızlığı kutbunda kollarıma
dar geçitli düşlerde ağlayanlar var.
Kısır bir zamanın behrinde
s/onsuz bir boşlukta, vakitsiz yağmurlardayım
mevsim yaz öncesi bahar belki ama
ben hâlâ karakıştayım.
Zihnimin uçurumlarına
birer kelime ile tutunan cümlelerim
yazılmak için can atarken
geceye demlediğim hasretin o gümüş kadehi
içimi her yudumda dağlıyordu.
Nasıl anlatılırdı ki akla im/kansızın lehçesi
nasıl yola gelirdi divane yüreği
aslında
hep bir çıkışı olmalı karanlık dehlizlerin ..
belki de
Lisanı münasip ile yavaş yavaş sineye sindirmeli..
öfkemin pişmanlığa olan poyrazı şiddetlendikçe
mahremiyetimin perdesini aralıyor,
yanaklarıma birer volkan konduran mahcubiyetimi çoğaltıyordu
alnımdaki tabu sınırları daraldıkça
tutsaklığımın gölgesi büyüyordu gözlerimde
gönülhanemin sığ’ında baykuş ayinleri defnediyordu
tabu(t)suz günahlarımı.
yetim düşlerim
yüreğimdeki elveda lekesini
burnumda keskin bir elma kokusu ile
asırlara tütsülüyordu ruhumun yorgunluğunda.
üşüyen şiirlerin hüznü gecenin matemine eş olurken
bir yıldız daha kaydı gökyüzümden
adı sessiz bir çığlıktı en derinden...
bir uçurumunda daha
yüreğimin bu yalnızlığına merhaba dedi
alı, sırra kadem
şifresi unutulmuş kilitlerle mühürlenen dudaklarım.
Bu gece;
mesken tuttuğum ıslak kaldırımlı sokağın en son lambasında
en cılız aydınlıkta konaklamaktayım
sessizce esen gece yeli
insanlardan kalan eğlence artıklarını savurmaya çalısırken
vefasızdan kalan izi silmek kolay olmayacak farkındayım.
Gitmeliyim..
nereye gittiğimi bilmesemde niye gittiğimi biliyorum
karamsarlık içime gece gibi çöksede
batan güneş doğacak görüyorum.
Elveda renkte /1 Mayıs/ gecesi *