11
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2040
Okunma

Özlem kıyımlarıydı bedenimize düşen
Her biri bıçak yarası
Sanki
Virgül eleştirmenlerinin
Fırtınalı kesik çizgilerinde
Dökülüyorum duygu duruşlarından
Yere seriliyor omuzlarımdan parıltılar
A/ma her biri zeytin karası
Umut mangası
Tebeşirle beyaza boyarken etrafımı usulca
Üzerime dökülen tozlar
Ruhumda büyüttüğüm kır çiçekleri değil mi?
Gözleri yaprak yırtmacı
Hangi sabır
Söküklerini dikerken yalpalanır darağacında
Ölüm fermanımıdır kuşların sesi
Döküldüğüm deltada
Bekle ..
Yine tutundum benliğimdeki yıkık hasretlere
Sana geleceğim mavi doğuyorken şafağa
Ne fark eder ki duymasan sesimi
Bir ikindi vakti
Avuç içlerime işledim
Kurşun gözyaşlarının kokusunu
Vursun adressiz kırıntılarım her yana
Bilmiyorsun sevgili
Sığınak kümelerinin dalgaları şahitti
İçimdeki varlığın sahipsiz taşlara takıldığında
Gel..
İki parantez ekelim kıyımlarımıza
Yoksa nasıl zenginleşir yeniden hayat
Yüreğimdeki titreşimler suskun
Hangi gök gürültüsü yasalara uyacak
Eylül dökülürken sensiz sokak tınılarına
....
5.0
100% (4)