12
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
2951
Okunma

mahlika / ilk ve son seslenişim ’e nazire
bu; ne ilk ne de son seslenişim sana mahlika,
seni kırk kat yamalı bir bohça içinde itinayla saklarken,
ve aklamaya çalışırken siyah bir aşkın elinden
bilemedim;
dudağımdan sızan bir katre tebessümü de katlettiğimi.
bilemedim mahlika,
son kez affet bu mavi yüreği...
gün doğarken başlayan rahmet
gül kokunu getirdi bana
derinliklerinden yüreğimin.
ve anladım ki işte o vakit
sen bensin mahlika ben de sen/im…
kuzgunî bir leke gibi düşer gece üzerimize üzerimize
sakın kapatma ay gözlerini mahlika!
yoksa nasıl görürüm gamzelerini
ve nasıl öperim gözlerinden gecenin
usulca,
oysa şek yoktur hiçbir gece karanlığında
içinde aşk mavisi için için yandıkça.
bu, ne ilk ne de son seslenişim sana mahlika,
asude adımlarla yaklaşıyor aşk
adımlarını duyuyor musun?
“sır” diye bir şey de yok
şavkı vururken aşkın
güneşi balçıkla sıvayamazsın mahlika
ve halesi sarıyorken belinden ayın,
dolaşmış eteklerine kan gülleri
sayhası düşmüş yangınına avuçlarının...
bitevi hüzünleri soyun artık mahlika
sıyrıl kederlerinden, kınından sıyrılmış kılıç gibi
ve boz aşka dair tüm ezberleri...
say ki, siyah bir geceyle basmışlar öpüşürken seni
ve erguvanları şahit yazmışlar
ne çıkar,
bu sana ne ilk ne de son seslenişim mahlika
aşka yanan, bu buseyi ar mı sayar?
lam/elif gibiyiz biz seninle mahlika
bir dem olur ben; başım öne eğik, gözlerim nemli,
sen dimdik ve bir o kadar da asi…
bir dem olur, sen mahzun
ki;
mısralarınla tüm kelamı susturursun
ve ben çıkmışım dağlara
sorarım hesabını yitik bir aşkın
durduğum yer bakmışsın, bir bab-ı cunun…
bu sana ne ilk seslenişim olacak ne de son, mahlika…
affet son kez bu mavi yüreği
şimdi mim’li bir şair olup çıkar
her veda denemesinde ağıtlara gark olan,
gözlerimde adına inciler biriktirdiğim;
mahfi sevdiğim…
aşka susar gibi susma öyle mahlika,
bir şey söyle bana nolur bilmediğim…
iyice sin sineme
geleceksen yine
mütemadiyen kan kaybeden yüreğime
can yoldaşı ol da gel.
aşkın vebalini
pranga yapıp tütün kokan ellerine,
ve nemli gözlerine siyah bir sürme,
dudaklarına mühür yapıp öyle gel…
şems’e öykünen yüreğine vurup kilit
can kulağı ile dinlemek için
bu sessiz sevdayı,
sin sineme mahlika iyice
sen ve benden gayrı kim bilir aşkı
söylesene kim bilir
mahşere dek otur mavi yüreğimde mahlika
düş düşleyelim beraber
aşka dair…
songül doğan