1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1524
Okunma

İnadına aldırmıyorum
Üstüm başım dolu boya…
Bana çocukluğumu anımsatan renkleri yakıştırıp
Öylece tutundum seninle hayata…
Herhangi bir gecenin yarısındayken
Çiziyorum gözlerini bardağımdaki dupduru suya…
Cennetimdeki düş edasıyla
Kendiliğinden gülümsüyorlar bir vakit…
Ve işlerken desen desen tuvalime senin yıldızlarını
Her biri adına söylenmiş serenatların nağmeleriyle
Durmaksızın akıyor, doluyor tüm gecelerime…
Hep seni yazar oldu birde kalemim
Korkusuz savaşçı olma iddiasıyla…
Hep senin hallerini fısıldıyor
Elimde fırça darbelerim
Usul ve dokunaklı…
Tıpkı sen… Ve sen; yeter ki uyanma…
Geciktin de demem ki bir zaman sonra…
Meğer eski hüzünlerin sarmış seni
Kuşlarının uçmaya başladığı yerde…
Sonrasında bir rehavet almış götürmüş hayalinden
Saçlarımın kokusunu…
Unuttun mu çokça bekledim…
Uyuduğun gecelerce, tuvallerce seni…
Özledim…
Nasıl, hangi tatlı uykudur seni böyle sakladı kendinde
Yorulup elim ağırlaştığında elimi hisseder miydim?
Ellerin tutarken elimden ben de
Ve yetmez miydi bu bir insana.
Fırçamla son kez bu derbeder şehri tarttım ağırlığınca…
Bir harabeye dönmeden içim; hem renkleri
Hem seni, hem ellerini unutturmalıydım,
Sabırsız istekli ellerime…
Ama adın; koparılmaya unutulmuş
Bir takvimin son yaprağı gibi
Kalacaktı aklımda…
5.0
100% (3)