1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1024
Okunma
Gün ağarınca yaşlılığı, günün çöker gecelere
Işığını kısar gökyüzü
Perdeleri kapanmış pencerelerin,matem iner üstüne
Dolanır, aranır misali
Yorgun kalbim iç geçirir maziye
Gemileri yüzdüren elleri
Kanadı kırılmış dallarının yasını tutar
Gittiler birer birer şuracıkta bırakıp
Geceyi bana,uykuyu kendilerine reva görüp
Nesi kaldı ki şeceremin
Bulabilirse eğer,gün be gün anıları kovalar
Salınırdı gençliği
Yüzdürdü bol bol kayığını
Gülümseyen denizlerde,kaptanıydı kahkahaların
Şimdi seker, takılsa ayağı küçük bir taş parçasına
O şövalye ruhlu yüreği
Anıların mı, acıların mı bilinmez,kucağına düşer
Her gidenin yasını tuttu,düştü kederli yollarına
Rüyasını gördü,her uyumaya çalıştığında
Anladı ki sonunda güneş değil,dost gülüşüydü yaşamını ısıtan
Şu gidenlerin yerine dönen olmuyor hiç
Yaşlılığından mı huysuzluğu
Bazen, belki çokça
Her şeye mızmızlanır, küser
Gün ağarınca çöker geceye hazan, maziden
Ne zamandır açılmamış perdeleri
Kim kapatmışsa yüzünü sevince
İç geçirir küskünlüğüne döner
Daha çok,giden olur koca çınar dallarından
Sen mevsimlere kaptırırsın kendini
Yazı yaşayanlar olur
Ağarması gibi günün ve dünün
Yaşanmamış onca acı
Sırasını bekler