mahpus damlarından... eski defterlerden acı anılardan...
Meyve çivitleri biriktirirdi Mürekkep kutusunda Ama en çok limon En çok mandalina çekirdekleri
Bulursam bir avuç toprak Siz bahara görürsünüz o zaman,derdi.
Beş liraya bir kutu boya aldırtmıştı Demlikten çay posasını Toprağı Gardiyan ayakkabısı boyarken Kıymık kıymık tam üç ayda biriktirmişti…
Küçücük karton kutular yaparak Sonun da ekebilmişti çekirdeklerini
Çocuklar gibi şendi Oldukça mutluydu Cezası onayda idamlıktı ama Hücrede gözlerinin içi gülüyordu…
Limonlar bitecek reis.! Yemyeşil limonlar Bu hücreler Bu duvarlar limon kokacak reis diyordu Yatsı namazı sonrasında Bana köyünü Hıdırlı’yı Adana’yı anlattı
Göreceksin Reis Göreceksin diyordu Çekirdekler üstüne,yarınlar üstüne Yemyeşil hayaller kuruyordu Dava Diyordu Ülkü diyordu
Limonlar Limonlar yemyeşil açacak Bu duvarlar Bu hücreler yeşil kokacak reis diyordu
Ben hiç ağlamıyor Sadece yutkunuyordum Seni bu gece asacaklar diyemedim…
Ve sabaha karşı asıldı netekim…
Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
geriye doğru bir gezinti yaptığımız zaman sanki bir rüya gibi o günler değil mi arkadaşım... o kadar çok taze fidanlar devrildi ki o dönemde.... şimdi ki nesile bakıyorum da bir ideolojileri bile yok uğruna ölebilecek... sayfa bana hem hüznü hem geçmişi yad etme hazzını bir arada yaşattı. kutluyorum sevgi ve selam ile.
Göreceksin Reis Göreceksin diyordu Çekirdekler üstüne,yarınlar üstüne Yemyeşil hayaller kuruyordu Dava Diyordu Ülkü diyordu
Limonlar Limonlar yemyeşil açacak Bu duvarlar Bu hücreler yeşil kokacak reis diyordu
Ben hiç ağlamıyor Sadece yutkunuyordum Seni bu gece asacaklar diyemedim…
Ve sabaha karşı asıldı netekim…
Yüreğinize sağlık Üstadım,eski defterleri karıştırma hüzünleniyor yerimde duramıyorum,neydi o günler,kim planlamıştı,okuyan düşünen araştıran bir gençlik vardı,kardeştiler müslümandılar,enerjilerini bu vatanın abad olması için kullanacak yerde var güçleri ile birbirlerini yok etmesi için kullanmıştılar ve darbecilere gün doğdu o ortamda,bolyoz gibi geldi geçti o gencecişk insanların üzerinden kan izleri,kim kazandı hiç kimse kim kaybetti tüm Türkiye,Darbe sevdalıları halen daha bitmedi,biteceğede benzemiyor,çünkü karanlıktan geçinenler hayli fazla onlar puslu ortamları çok severler....Bizim memlekette evin tek çocuğu delikanlıyı öldürmüşler üzerinde izmarit söndürmüşler ve çoruh nehrine atmışlardı,cenaze eve gelince annesi kafayı üşüttü.daha neler neler...selam ve dua ile...
Dava Diyordu Ülkü diyordu .... Şimdi kaç tane kaldı ülkü diyen? Hepsi türkücü oldu vesselam. Şiir güzelde şimdiki hale hayıflanıyorum ben hocam. Niye gittiler idama? Kaç kişi biliyor şimdi? Ah deştin gene yaralarımı kanadılar bak. Sevgi ve saygılarımla.
sevgili Toynak, şiiriniz bana yeşil yol filmini hatırlattı. O filmde de çok ağlamıştım. Tabiat olarak pek ağlayamasam da...
Çok güzel bir eser. Umdun hiç bitmediğini, hep güzeli ve güzellikleri hayel etmemiz gerektiğini, limon çekirdeğini toplayan mahkumdan öğrendik. Kutluyorum... sevgilerimle...
Limonlar Limonlar yemyeşil açacak Bu duvarlar Bu hücreler yeşil kokacak reis diyordu
Ben hiç ağlamıyor Sadece yutkunuyordum Seni bu gece asacaklar diyemedim…
Ve sabaha karşı asıldı netekim…
ne kadar acı..susmak gerekir belki bu şiiri okuyunca..ama yinede..umutlu olmak için bir çekirdek bir avuç toprak bir damla gün ışığı dünyalara değer.. sonu belli olmıyan bir yolda..ölüm zaten bugün yada yarın..belki bir saniye sonra..ne farkeder..umutlar çiçek çiçek açtıysa yürekte..dolu dolu gülümseye bildiyse insan içi kan ağlarken..çok güzeldi..tebrikler..sevgiler selamlar.
eylül, mavi gözlerine kurulmuş üç ayaklı sehpa ve hüküm solgun sözlerim bir yana gençliğimin asıldığı sevgili ! dört duvar arası hüzün çiçeğim
mor begonyalı duvarlara kazırken bakışlarını ve hücre hücre tutulurken/ tutuklanırken sana beşi bir yerde prangaya vurulu pas tutan hakikat usul usul sindi ruhuma ceviz sanduka orta yerde, vernikli bakışı somurtkan çeyizlerin üstünde postal izi, gergefte kan naftalin kokulu hüzün kesif kesif mazgallardan sızıyor güz yellerine takılı mektup bu kez akrostiş ey sevgili !
sorma ne olur sorma burası Ziverbey okunuyor kem gözlerin alaylı dudaklarında sayfa sayfa bunun için beynini döndürdüm harflerin giz oldu adın sayfa ortasında hızma ancak ve ancak sen anla ve çöz düşerken son yaprak döne döne
yaslan bir çınarın gövdesine çevir yüzünü yüzüme avuçla bir tutam sarı bakışımı orada olacağım yine sana mor zambağın / eylül yüzlü adamların hikâyesini anlatacağım memleket memleket gözlerime dokunsa da yağmurun ıslak elleri inadına inadına
sen okurken son mektubu hazan vurgununda ben avuçlarımdan sadakât ve yeminimi sımsıkı tutacağım kulağıma asılı annemin ninnisi ey oğul, diyen babamın sesi abi çığlıklarında kardeşlerimin sırtımı dayadığım yarenlerim dört duvarın ortasına düşen elvedalarına sarılacağım yalnızlığımın koynundaki gölgen gibi
bir de bir de türkümüze heyhat mızrabın kırgın dokunuşlarında ne kaldı şunun şurasında şafak söktü sökecek ishak da dem vaktinde bu gece erkenci ve de çığlık yüklü. leylak kokulu şehrimde kara kazanlar kurulsun avlunun orta yerine murt kokulu güz yaslarında yunsun tenim musallâ dokunuşu ürpeti değil öyle bilinsin beton hücreme nazaran adı özgürlük ideallerim yol arkadaşı bana / mütebessim inan sevgili bu son eylülüm!
inan ve ağlama ama anla anla ki,
güz döngülerinde gazel atanlar çıkacak U dönüşlü kırılgan hatlarda anılar döşenecek yazıt yazıt satışların pazarlığında sıcak yüzlü beni oralarda arama sakın yanılma şaşma girmedim devşirme sözlerin yüklem yanlarına satış satış kapış kapış
son metelik de üleşildi koğuşta yetmeyince beş arşınlık patiskaya çarşafları birleştirdik kör iğne ve kara iplik terzi Memet’in son icraatı kimine uzun geldi kimine kısa mezura yok tutmadı ölçü ahh Memet ahh
kırıldı karanfil yüzlü bakışlar kuşluk vakti kızıl zılgıt sırasını savanın ayaklarına takılan künye / işte son mektup
ey sevgili ! oku ve sakın ağlama anla ve anlat çınar gölgesinde / mavi mavi eylül yüzlü adamları ve dahi eylül yüzlü kadınları
sevgili abim çok üzüldüğümü belirtmeden geçemiycem arkadaşın ve senin adına. kötü sonuçlanan bir son,arkadaşın bir dakikada ruhunu teslim etti ve kurtuldu bu yalan dünyadan ama sen işte acı gerçek o anı ölünceye kadar beyninden atamazsın işin korkunç yanı bu.arkadaşına tanrıdan rahmet, sanada sabırlar dilerim. seven duyarlı vefakar yüreğine sağlık, sevgi ve saygılar sunarım.
suratsız.......kopyacı.......sahtekar......ölmüş koyun gözlü topal deve dizli....kış... bulutu... yüzlü...yalandan ağlayan riyakar sözlü.....öfke kontrolunda çok geç kaldım.... benim tek şanssızlığım aynı ülkede onunla yaşamam....kalemin daim olsun büyük toynak....saygılar....
Sözün bittiği yerde FİNAL. İnsanın, en zor anlarında, hayatı sorgulamakla başlayan tavırlarında gözlerinde buğulu bir gülücük ürperir.Aslında yarğıladıkları, kendi yaşamlarındaki sonun bilinciyle, kara mizahı yaşatırlar.Bende tanırım o gülüşleri. Ne kadar masumdur
Şiir acılardan bir demetti Yüregine saglık Toynak Kutlarım Çok saygılar
Gençliğinin baharında kimler aramızdan ayrıldı, kimler çocuk yaşlarda idam edildi.Kimler karakollarda kayboldu.Hapishanelerde öldürüldü.Hepimiz biliyoruz.Herkesin bilipte bir şey yapamaması daha da acı.İşkenceci dünya tarihinin en acımasız cuntacı başı çıplak kadın ressammı Evren halen cezasını çekmedi.Utanmaz politikacılar hepsi de 12 Eylül yasasını kınıyorlar ama ,12 Eylül ü yaratanları ,işkencecileri yargılamıyorlar.Bakmayın bunların birbirlerini eleştirdiklerine.Türk halkı faşizmden başkasını tanımadı.Demokrasinin adı yok.17 yaşında ki bir çoçuğu idam edenler, ses çıkarmayanlar veya günümüzde yargılamak istemeyenler, aslında kendileri faşisttirler.Ses çıkartmayanlar da suç ortağıdır. Bu güzel şiirin sahibini kutluyorum. Adsız göçenleri kaleme almışsınız.. TEBRİKLER dost yüreğe....
Ah be hayat neler var, neler barındırıyorsun içinde yaşanmayınca bilinmiyor dedirtiyor bazen insana.. Hani derler ya şairim davulun sesi uzaktan hoş gelir diye.. Ne olursa olsun olay, yaşanmayınca seyircidir sadece bilmeyenler.. Dışardan kolay gelir belki de.. Değerlerin değer olduğu elde olmayınca anlaşılır belki de.. Her gün gördüğün göğün mavisi, çimenin yeşili nasıl da önemsizdir her gün görenler için.. Oysa alınınca özgürlük denilen hasret olup da yapamayınca ne de büyüktür herşey.. Hele hele de fikir, düşünce suçluysan kahredersin hayata bir kez daha.. Anılar yaşanmışlıklar acıtır yüreği çoğunlukla.. Belki de en çok çaresizlikler ne diyeceğini bilememek tüketir insanı.. Tıkanır boğazına bir yumruk, söyleyemezsiniz.. Ne zordur öyle anlar.. Ve umuttan bahsetmeler.. Ne çok yorar ruhu ve ne çok iz bırakır geride.. Şimdi ne davalar kaldı ne de fikirler.. Ne de bu uğurda çok şeyi feda edenler.. Maalesef kaybedildi çok şey ve değer denilenler.. Anıların, yaşanmışlıkların paylaşıldığı dizelerinizi yüreğim burkularak okudum.. Saygı ve sevgilerimle..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.